Gazeteniz Siirt’in 87. Kuruluş yılını idrak etmişken, ENTERTİP VE OFSET BASKININ icat edilmesinin öncesinde Gazetelerin basımında en önemli iş kolu olan ve (MÜRETTİP) olarak adlandırılan mesleğin ne anlama geldiğini anlatmak istedik.
Asgari 40 yıl süreyle bu sanatı icra etmiş biri olarak teknolojiye mağlup olan ve tarihe karışan mürettipliğin ne demek olduğunu tarihe not düşmek açısından anlatmağa çalışacağız.
Mürettip, Türkçe’de “tertip eden, dizen” anlamına gelir. Geçmiş yıllarda çok değil, 40-50 yıl öncesine kadar bile özellikle yerel gazetelerin en ağır işçisi konumunda olan MÜRETTİPLİK MESELEĞİ teknolojiye yenik düşerek, günümüzde tamamen yokolmuştur.
Johannes Gutenberg (Johannes Gensfleisch zur Laden zum Gutenberg) (1398 – 3 Şubat 1468), 1447 yılında hareketli parçalar ile yazı baskısını icadıyla birlikte MÜRETTİPLİK de bir meslek olarak ortaya çıkmıştı. 19. Yüzyılın sonlarına kadar dünya genelinde yayınlanan gazetelerin, kitapların, dergilerin, mecmuaların hemen hepsinde MÜRETTİPLERİN emekleri vardır.
Matbaacılık tarihinin mühim bir kısmı olan harf dizme işi özellikle Avrupa’da XIX. yüzyılın sonlarına kadar mürettipler tarafından elle yapılmaktaydı. Türkiye’de 20. yy’ın ortalarına değin devam etmiştir. Tek tek harf dizerek metinleri yazmak tabii çok vakit isteyen bir işti. Çıkarılan gazete ve haber bültenlerinin sayfaları çoğaldıkça mürettiplerin yükü ağırlaşmağa başladı. 1842 yılında birkaç cins harf dizme ve harf ayırma makinesi imal edilse de, mürettiplerin maharetli parmakları kadar seri ve hatasız olamamıştı.
Tipografi terimi ilk kez, Gutenberg’in metal harflerini tanımlamakta kullanıldı. Bugün ise bütün baskı yazıları ve noktalama işaretlerinin sanatsal ve tasarıma dayalı özelliklerini ve üretim teknolojilerini konu alan bir uzmanlık alanı olarak kabul edilmektedir. Önceden tasarlanan, kalıbı hazırlanarak dökülen ve genel olarak yazılı iletişimin bütün alanlarında kullanılan harf, sayı, sembol, çizgi ve noktalama işaretleri tipografik karakterler olarak anılırlar.
Tipografi, işlevsel olarak 12. yy’da Çin’den doğarak, Gutenberg’in “Hareketli Hurufat” sistemini geliştirmesinden bugüne değin dört önemli teknolojik aşama geçirmiştir. 1448’den 19. yy.’ın son çeyreğine kadar olan süreçte hareketli hurufat sistemi olgunlaşmış, bunlar çeşitli baskı yöntemleri ile geliştirilmiştir. Basımcılık açısından taş baskı yönteminin Alois Senefelder tarafından 1796’da bulunuşu çok önemli bir aşama olmasına karşın, tipografi açısından ikinci asıl önemli süreç 1886’da, o güne kadar her harfin elle dizildiği sistemi, otomasyona dönüştüren dizgi makinesinin yani Linotype makinesinin icadı ile başlamıştır.
Öyle ki bu icat, yalnızca tipografi ve matbaacılık açısından değil, mürettiplikten dizgiciliğe uzanan meslek ve alt mesleklerin doğuşudur; Günümüzde kullanılan ve geliştirilen bilgisayar klavyelerinin de başlangıç noktasıdır. Linotip, muhteşem hesaplar içeren mekanik bir şaheserdir.
Ottmar Mergenthaler adında genç bir saatçi kalfası (Alman asıllı, 16 yaşında), yıllardır süregelen bu meşakkatli dizgi problemini tamamen ortadan kaldırdı. Mergenthaler, 1876 da Birleşik Amerika Hükümeti tarafından Washington’da devlet binalarının saatlerine bakmak üzere Amerika’ya çağrıldı. O şehirde işi bitince, Baltimore şehrine geçen genç saatçi burada yeni bir meslek olan matbaacılığa başladı ve saatçilik konusundaki parlak altyapısı ile 1884’te Linotip adını verdiği yeni bir tip dizgi makinesi vücuda getirdi.
Bu mekanik şaheser, bir kişi tarafından idare edilip ortalama 4 çift elin yaptığı işi kısa sürede üretmekteydi. Mürettipler artık makine ile çalışan birer operatör olarak, sandalyesine oturur ve metal harfleri dizerek değil, önündeki tuşlara basarak daktilo ile yazı yazar gibi çalışarak dizgi işini kolaylıkla yapmaktaydı.
Linotipi makinesinde, üzerinde tipografik karakterlerin bulunduğu bir klavye bulunur. Dizgi operatörü klavyeye bastıkça; dikey kanalların içinde bulunan pirinç harf kalıpları (matris), yukarıdan düşerek bir düzlem üzerinde yan yana dizilir. Bu sırada makinenin kazanında eriyen kurşun metali, dizilen satırın üzerine dökülür. Böylelikle her satır, kurşundan dökülmüş parçalar halinde ortaya çıkmaktaydı. Böylece mürettipler hard değil artık satır dizmeye hem de bunu otomatik bir makine ile yapmaya başlamış oldular. Harf kalıpları, her döküm işleminden sonra yeniden kullanılmak üzere bulundukları kanala geri gönderilir. Linotip makinesi ilk defa 1886 tarihinde “New york Tribüne” gazetesinde kullanılmıştır. Daha sonraları bu dizgi makinesi, aynı prensipte Tolbert Lanston tarafından geliştirilmiş Monotype (monotip) ve ardından Herman Ridder’ın devam ettirdiği Intertype (Entertip) sistemler takip etmiştir.
(DEVAM EDECEK)
TAŞLAMA
INSTAGRAM ERİŞİME
AÇILSIN BEKLİYORKEN
ROBLOX DA KAPATILDI
GAYET İLGİNÇ GERÇEKTEN
SOSYAL MEDYADA PLATFORM
AÇMAKTAN ACİZ MİYİZ
İNTERNET TEKNİĞİNDE
BU KADAR GERİ MİYİZ
ELİN PLATFORMUNA
NEDEN MAHKUM KALDIK BİZ
NEDEN BU KADAR GERİ
BİLEŞİM TEKNİĞİMİZ
İMAM HATİP AÇMAKLA
TEKNİK İLERLEMİYOR
TEKNİK OKULLAR GEREK
KİMSE İLGİLENMİYOR
MİLLİ EĞİTİMİ BİZ
KİME EMANET ETTİK
ÇAĞ DIŞI EĞİTİMLE
BİL Kİ BİZ BİZE ETTİK
KELİME-İ ŞEHÂDET,
NAMAZ, ORUÇ, HAÇ, ZEKÂT
BUNLAR İYİ DE TEKNİK
ÖNDE OLMALI FAKAT
TEKNİKTE GERİ KALAN
DİNSİZE KÖLE OLUR
ANLATMAĞA GEREK YOK
İŞİN ÖZETİ BUDUR
GAVURLAR AYA ÇIKTI
MÜSLÜMAN HÂLÂ YAYA
PEYGAMBER HUZURUNDA
BUNDAN ETMELİ HAYA
TEKNİK, TEKNİK VE TEKNİK
İKİ CİHAN İÇİN DE
GEREKLİ OLAN BUDUR
ADAM OL DA SÖZ DİNLE