2019 yılında Sağlık Bakanlığı bütçesinin yaklaşık %45’i personel giderlerine aktarılırken, bu oran 2020’de %42’ye, 2021’de ise %34’e kadar geriledi.. Tabii bu kaynak buharlaşmadı ve inşaat projelerine, mal ve hizmet bedellerine, kira ve gayrimenkul giderlerine aktarıldı. Yani, insana değil de betona yatırım yapıldı.
Şehir Hastanelerine ayrılan kaynak, kamu sağlığına ve sağlık personeline ayrılmadı.. Adalet Sarayı inşa edilirken milletimiz hukuksuzluktan dem vurdu.. Havaalanı inşa edilmesi dış hatlarda gençlerimizin umut kapısı oldu.
Ülkemizde her 100 bin hastaya 193 doktor düşüyor ve bu rakam, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri ortalamasında 379’dur.. Ülkemizdeki hekim sayısı yetersizdir.. Devleti yönetenler inşaat projeleriyle övünmek yerine, hekim yetiştirmeli ve insana değer vermelidir.. Yetişmiş, nitelikli insan gücümüzü kovmaya çalışarak ülkemize daha fazla zarar verilmemelidir.
Sosyal medyada; Türkiye bir hekim kaybetti, x ülke bir garson kazandı esprileri herkesi üzmektedir.. Pandemi koşullarında gecesini gündüze katarak ve sağlığını hiçe sayarak kendini milletine adamış olan doktorlarımıza yapılan muamelenin kabul edilmesi mümkün değildir.. Bu eser, ülkemizde insana verilen değerin neticesidir.. İnsan yetiştirmekle, gençlere sahip çıkmakla övünmesi gerekenler; Başka ülkelerde gelecek aramasına dahi, kendince gerekçe bularak, gençlerimize aba altından sopa göstermektedir ve bu durumu kabul etmek vicdanen mümkün değildir.
Kısaca; 14 Mart Tıp Bayramı öncesi doktorlarımıza yönelik (gidiyorlarsa gitsinler) sözleri asla kabul edilemez ve vakti geldiğinde gitmesi gerekenler gider, kalması gerekenler de kalır!..