Tıbbın Babası Hazret-i Lokman mı, Hipokrat mı! Batı Dünyası Hipokrat’ı öne çıkarsa da, biz Müslümanlara göre TIBBIN BABASI HAZRET-İ LOKMAN’DIR. İşin gerçeği şu ki biz de Batının etkisi altında kalarak doktorlarımız için (HİPOKRAT YEMİNİ) denilen yemini yaptırırız.
Önce, Hipokrat’ın kim olduğuna, Hipokrat Yemini’nin ne olduğuna açıklık getirelim.
Hipokrat, Batı âleminin pozitif tıp biliminin kurucusu ve ‘Tıbbın Babası’ olarak kabul ettiği şahıstır. Milattan Önce 460 yılında Bodrum’un karşısındaki bizim İstanköy, Yunanlıların Kos adını verdikleri adada doğduğu sanılmaktadır. Tıpla uğraşan bir aileden gelmektedir, babası Herakleides de zamanın ünlü hekimlerinden biridir. Hipokrat gözlem ve deneye dayanan tıbbın kurucusudur. Hastalıkların bir nedeni ve bunların fiziksel ve gerçekçi bir açıklaması olduğunu ortaya koymuş ve tıbbın bir bilim haline gelmesine öncülük etmiştir. Hipokrat için ‘tıbbı dinden ayıran kişi’ tanımlaması da yapılabilir. Çünkü o çağlarda, dinsel ve felsefi inançlar doğrultusunda uygulama yapan bir tıp anlayışı hâkimdi. Hastalıkların tanrıların gazabından ve tabiatüstü güçlerden kaynaklandığına inanılırdı. Hekimler o dönemde aynı zamanda din adamları, tapınaklar da hastane idi. Hekimlik kehanete, büyüye ve fizik dışı güçlere inanılarak yapılırdı.
Hipokrat Yemininin aslında Hipokrat’ın kendisi tarafından değil, onun ekolüne mensup bir öğrencisi tarafından 5. yüzyılda yazılı hale getirildiği kabul edilir. İki bin yıldan beri de eğitimini tamamlayan her hekim mesleğini uygulamaya Hipokrat Yeminini ederek başlamaktadır.
Bu yeminin başlıca iki bölümü vardır. Birinci bölümde, hekimin tıp öğrencilerine, ikinci bölümde ise hastalarına karşı olan sorumlulukları ve yükümlülükleri belirtilir. Hastaya zarar vermemek, daima onların iyiliklerini düşünmek, ağrılarını gidermek, ötenaziye ve çocuk düşürmeye karşı çıkmak ve hastalara ait sırları saklamak bu yeminin temel özellikleridir:
Günümüzde tıp fakültelerini bitiren öğrencilere, bu yeminin biraz değiştirilmiş şekliyle yemin ettirilerek diplomaları verilir. İşte günümüz hekimlerinin yaptıkları Hipokrat yemini:
“Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum. Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine ant içerim.”
İslam dinine göre ise “Tıbbın Babası” bir PEYGAMBER OLDUĞU konusunda işaretler bulunan HAZRETİ LOKMAN’DIR.
14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle Hazret-i Lokman Aleyhisselamın Oğluna yaptığı vasiyetlerini dile getirerek tıp biliminin bu büyük dehasını da Ahmet Arıtürk’ün şiiriyle analım istedik.
Bir gün Lokman oğlunu alaraktan yanına
Şefkatle, muhabbetle şöyle buyurmuş O’na
“Oğlucağızım sakın Allah’a hiç şirk koşma
Şirk elbette en büyük zulümdür insanlara
Oğulcağızım bil ki hardal tanesi kadar
İyilik ve kötülük er-geç önüne çıkar
Kaya içinde veya göklerde yahut yerin
İçinde saklansan da Allah önüne senin
Çıkarır hesabını görürsün onun mutlak
Çünkü Allah lâtiftir bir şüphen olmasın bak
O’nun ilmi en gizli şeylere kadir, nafiz
Ve Habir’dir her şeyden haberdardır şüphesiz
Oğulcağızım benim, dost doğru kıl namazı
İyiliği emret ve zulme hiç olma razı
Kötü yolda olanı vazgeçirmeğe çalış
Hoş gör bu konularda azar görsen de alış
Emri bil maruf ile nehyi anil münkerde
Bulun çünkü bu farzdır bil bunu katiyetle
Kibirlenip yüzünü çevirme insanlardan
Yeryüzünde yürüme şımarık olanlardan
Zirâ ki Allah kibir taslayan kişileri
Sevmez övünenlerle, kendini beğeneni
Yürüyüşünde gerek mütevazi mutedil
Ol, sesini alçak tut, sesin en çirkini bil
Muhakkak eşeklerin anırışıdır belli”
Bu öğütleri herkes çocuğuna vermeli
HAZRET-İ LOKMAN’IN İBRETLİ SÖZLERİ
Sorulmuş ki Lokman’a “Hikmeti Rabbin sana
Niçin vermiş ve nasıl nail oldun sen buna?”
Buyurmuş ki “Doğru söz söylemekle eriştim
Emaneti vaktinde ehline eda ettim
Lüzumsuz olan şeyi terk ederek ömrümde
Böylece mazhar oldum Rabbimin hikmetine”
Denilir ki Lokman’a, Efendisi “Kesilen
Bir koyunun en leziz iki uzvundan hemen
Yemek pişir ve getir bakayım” diye sınar
Hazret-i Lokman dahi dil ve yüreği yapar
Bir gün yine Lokman’ın efendisi bir koyun
Kestirir der “En kötü iki uzvunu bunun
Yemek yap da getir” der, sınavın devamı bu
Lokman yine pişirir dil ve yürek uzvunu
Efendisi sorunca bu işin hikmetini
Lokman şöyle açıklar bilin ki sebebini:
“Bu iki uzuv eğer gerçekten iyi ise
Gayetle iyi olur sahipleri her kimse
Yüreği ile dili kötü olan kimsenin
Hali, her kötü şeyden daha kötüdür bilin”
Yine bir nasihati sırasında oğluna
“Tövbeyi tehir etme” der ki “aldanıp O’na
“Ölüm denen ansızın gelebilir ey oğlum
Bir haberci göndermez, uyarmak için ölüm
Kalbin günahkâr iken Allah’tan kork, kendini
İkram göresin diye gösterme hem muttaki
Pişmanlık duyan olmaz sükutundan dolayı
Söz gümüşse sükutun altın olmalı payı
Âlim kişileri bul, meclislerine katıl
Hikmetli sözler söyler elbette ehli akıl
Ölü kalbi diriltir ALLAH, hikmet nuruyla
Nasıl ki diriltmede, yeri yağmur suyuyla
Sekiz şeye dikkatli olmak lâzım herkese
Dört zamanda, dört şeyi korumak gerek bize
İki şey var hatırdan asla çıkarmayasın
İki şey var onları dahi unutmayasın
Korunacak dört şeyin biri namaz kılarken
Gönlünü korumandır bütün vesveselerden
İkincisi bil oğlum insanlar arasında
Dilini korumandır, büyük yarar var bunda
Yiyip içtiğin zaman boğazını da koru
Sakın haram lokmayla doldurmayasın onu
Başkasının evine girdiğinde gözünü
Koru gözetme sakın eğri tutma gönlün
Hatırdan çıkmaması gerek olan iki şey
Allah’ın büyüklüğü ve ölümdür yavrum hey
Yaptığın iyiliği, gördüğün kötülüğü
Unutabilsen budur hasletin üstünlüğü”