Yılların özlemi birçoğumuzun olacağına inanmadığımız konulardan biri de tıp fakültesiydi. Şükürler olsun bu fakülteye talip ekonomik ve sosyal yönden bizden çok daha güçlü iller olmasına rağmen tıp fakültesini kaptık. Çevresi geniş çalışma azmi yüksek bir hemşerimiz olan Prof. Dr. Vefik Arıca da bu fakültenin başına getirildi.
Şimdiler de hepimiz bu fakültenin nerede kurulması gerektiğine odaklandık. Bu odaklanmada haklılık payımız var. Ancak bundan önce yapmamız gereken şeyler de var. Bunlardan ilki yeni bina yapılıncaya kadar göreve başlayacak olan öğretim üyelerinin başta çalışma mekanı olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının karşılanması ve bunu da bir teşvik mekanizması olarak kullanarak her branşta öğretim üyesi bulmamıza aracı olarak kullanmaktır.
İkinci bir nokta bugün bütün dünyada branşlaşmaya doğru bir gidiş var. Daha önce tek bir meslek grubunun baktığı işlere bugün birçok meslek grubu bakabiliyor. Bir örnek vermek gerekirse benim üniversitede öğrenim gördüğüm yıllarda gazetecilik ve halkla ilişkiler fakültesi adı altında bu iki branşın yanı sıra reklamcılık, sinema radyo ve televizyon alanlarında öğretim veriliyordu. Bugün bunların her biri ayrı bir fakültede veriliyor.
Aynı durum tıp alanında da söz konusudur. Tıp alanındaki dallar alt dallara ayrılıyor. Geçmiş yıllarda bir dahiliye uzmanının baktığı hastalıklara bugün çok sayıda branşta uzmanlaşmış doktorlar bakıyor. Bu durum ürolojiden nörolojiye kadar bütün branşlar için geçerlidir.
Tıp dalları branşlaştığı gibi hastanelerde branşlaşıyor. Isparta Eğridir’deki kemik hastanesi, İstanbul Mehmet Akif Ersoy kalp ve damar hastalıkları hastanesi ve yine Rize’deki guatr hastanesi buna güzel birer örnektir.
Tıp fakülteleri ise branşlaşma yerine belirli bir alanda ön plana çıkma ve o alanda söz sahibi olma yolunu seçiyor. Örneğin Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi estetik ve böbrek nakli, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi yanık tedavisinde ve Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi de karaciğer nakli konusunda ülke genelinde söz sahibi olan fakültelerdir.
Bizim de daha kuruluş aşamasında iken fakültemizin yönünü belirlememiz gerekir. Biz bu fakültede özellikle hangi alanlarda çalışmalar yaparsak ön plana çıkar ve daha geniş bir coğrafyadaki insanların dertlerine derman oluruz sorusunun cevabını bulmamız gerekiyor; şimdi tam da bunun zamanı.
Aksi halde tıpkı Ilısu Barajında olduğu gibi yine geç kalırız. Su kapımıza dayandı başta iskele olmak üzere daha birçok şeyi nasıl ve nerede yapacağımızı planlamaya çalışıyoruz.
YORUMLAR