Her biri asırların birikimi olan el sanatları, bütün dünyada günümüzün teknolojisine yenik düşerek yaygınlıklarını kaybetmelerine karşın değerleri artıyor. Bunlarla ilgilenen insanların sayısı artıyor ve bunların yaşatılması için büyük çaba harcanıyor, birçok projeler uygulamaya konuluyor. Bu çaba ve projeler birçok yerde sonuç veriyor ve el sanatı tekrar canlandırılıyor. Ülkemizde bunun güzel örneklerinden bir tanesi Tokat ilimizde yaşanıyor. Tokat’ın meşhur el sanatı olan baskılı yazmaları 35-40 yıl önce tamamen tükenme noktasına gelmişken, dönemin valisi rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun çabaları ile tekrar yaşatıldı. Bugün Tokat’ta onlarca işyerinde yazma üretimi yapılmaktadır. Hatta bildiğim kadarıyla yalnızca bunların bulunduğu bir han da bulunmaktadır. Her yıl bunlarla ilgili yüzlerce haber ve onlarca televizyon programı yapılmaktadır. Kısacası 700 yıllık bir geçmişe sahip olan Tokat yazmaları tıpkı asırlar öncesinde olduğu gibi Bu ilin ekonomisine ve tanıtımına büyük katkılarda bulunmaya başlamış. Bu katkı teknolojiye rağmen her geçen yıl biraz daha artmaktadır. Bize gelince ilimizde hepimizin bildiği üzere iki önemli el sanatımız bulunmaktadır; Siirt Battaniyesi ve şal-şepik. Battaniye sektörü her geçen gün erimekte ve adeta kesilmeyi kabullenmiş bir kurbanlık koyun gibi kaderine razı durumdadır. Bu dokuma türü ile uğraşan hemşerilerimizin sayısı geçmiş yıllarda binlerle ifade edilirken bu sayı günümüzde yüzlerle ifade edilir hale geldi. Dokuma tezgah sayısının 1980’li yıllarda 300’ün üstünde olduğunu günümüzde ise çoğu atıl olmak üzere bu sayının 50’lilere kadar düştüğünü belirtmem sanırım bu işin hangi konuma geldiğini göstermektedir..Yazık… Bu dokuma ile uğraşanların bir araya gelip bir sivil toplum örgütü altında bir yaşam mücadelesi vermeleri ve ilgili bütün kurumların bu çabaya destek vermeleri gerekiyor. Aksi halde belki de bir on yıl sonra battaniyecilikten söz etmek mümkün olmayacaktır. Diğer el sanatımız olan şal-şepik ise yılların ilgisizliğini ve teknolojinin üzerine serptiği ölü toprağını üzerinden atma çabası içerisinde. Uzun kış mevsiminde karları delen bir kardelen çiçeği gibi ben buradayım diye haykırıyor. Eruh ilçemizde Halk Eğitim Merkezi bünyesinde yürütülen bu çalışmalar umut verici. Merkez Müdürü Seyfettin Çelik, usta öğreticileri ile birlikte bu dokuma sanatın tekrar doğmasına vesile oldu. Çalışmalarını yakından takip ettiğim Çelik, hiçbir zaman bir kamu görevlisinin rahatlığı ya da duyarsızlığı içerisinde olmadı. Bu sanatı sanki kendi işyeri gibiymiş sahiplendi ve bu çaba ile samimi sahiplenme bu dokumayı belirli seviyeye getirdi. Tabii ki bu çabalara ilçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çiftçi ve ilçe kaymakamları sürekli destek verdi. Son aylarda bu destek verenlerin listesine Milli Eğitim Müdürü Deniz Edip de katıldı. Edip, Milletvekili Osman Ören’in de katkılarıyla konuyu Milli Eğitim Bakanlığına kadar taşıdı. Bu gelişmeleri bir başka gün geniş bir şekilde ele alırız. Özetle, Tokat örneğinden yola çıkacak olursak battaniyeciliği tekrar yaşatmak mümkün. Hatta buna henüz istenilen düzeye gelmemiş olmasına rağmen şal-şepik’ide örnek olarak verebiliriz. Bu arada şal-şepik’in bugünkü konumuna getiren Eruh HEM Müdürü Seyfettin Çelik ile kendisine destek veren önünü açan bütün yetkileri kutluyor ve kültürümüz adına teşekkür ediyorum.

Ayhan MERGEN
TOKAT YAZMALARI BATTANİYE VE ŞAL ŞEPİK’İMİZ
YAZARLAR
TÜMÜ