Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verildiği Gün: (5 Aralık 1934)

5 Aralık Günleri Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanır. Bu tarih, Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği ve bunun dünyada kutlanmasını sağlayan özel bir gün olarak kabul edilmektedir. Başta ülkemiz olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde kadınların en temel haklarının büyük ölçüde kâğıt üstünde kaldığı da bilinen gerçeklerdendir.

Türkiye’de ve dünyada kadınların erkeklerle eşit koşullarda ve insanca yaşama isteğinin giderek güçlendiği bir dönemde, kadınların karşı karşıya kaldığı tehditler, kadınların haklarına yönelik saldırılar da maalesef giderek artmaktadır. Kadınların hakları ve özgürlükleri için bir mücadele ve dayanışma günü olarak gördüğümüz 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nün yıldönümünü kutlarken hakları için mücadele eden ve direnen tüm kadınların mücadelesini selamlıyoruz.

5 Aralık tarihini özellikle kadınlarımızın – kızlarımızın unutmamaları gerekeceğini anımsatmakta yarar görüyoruz. Çünkü 5 Aralık, Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının tanındığı tarihtir. Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla birçok Avrupa Devletlerinden önce, kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmış olması, Türkiye Cumhuriyetinin, kadın hakları konusunda Avrupa ülkelerinin çok önünde olduğunun ispatıdır. 5 Aralık 1934’te çıkarılan bir yasayla Türk kadını seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur ki, birçok Avrupa ülkesinde bile kadınlara seçme ve seçilme hakkı bu tarihten yıllarca sonra tanınmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra Atatürk’ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak kadınlara 1930 yılında Belediye seçimlerinde seçme, 1933 de muhtar ve köy heyetini seçme hakkı tanınmıştır. 5 Aralık 1934 de ise Anayasada yapılan değişikliklerle Türk kadını milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur.

Eski Türk Devletlerinde aile hayatında, devlet  yönetiminde ve miras hukukunda erkeklerle eşit haklara  sahip olan Türk kadını, Osmanlı Devleti yönetiminde birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrum bırakılmıştır. Nüfus sayımına bile dahil edilmeyen Türk kadını evlenme, boşanma, miras işlerinde ikinci planda kalmıştır. Devlet memuru da olamayan Türk kadını ancak çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen  Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan düzenlemelerle seçme, seçilme hakkı başta olmak üzere birçok hakka sahip olmuştur.

Doğrudan doğruya Atatürk’ün   talimatıyla birçok Avrupa ülkelerinden yıllar önce seçme ve seçilme hakkına kavuşan Türk Kadını, buna karşılık ne derece ATATÜRKÇÜ düşünceye destek vermektedir, bir de bunu irdelemek lazım. Evet, 5 Aralık 1934 ve hatta ondan önce  ATATÜRK tarafından kadınlara sağlanan kazanımları asla aklımızdan çıkarmayalım!

Maalesef, günümüzde kadınlara bir takım haklar tanınıyor görünse bile, işin rengi değişiktir. Türbana dolanan kadınlar yine ikinci planda hor ve hakir görülmektedir. İşte, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde bazı sivri zekâlıların kadınlara ilişki söylemleri:

*“Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem.”

*“Kadına şiddet abartılıyor.”

*“Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum.”

*“Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist.”

*“Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.”

*“Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.”

*“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum.”

*“Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı. Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.”

*“Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.”

*“Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.”

*“Yalnız bırakılan kız, ya davulcuya ya zurnacıya.”

“Kızlarına sahip çıksalarmış.”

*“Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik.”

*“Evdeki işler yetmiyor mu?”

*“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.”

*“Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.”

*“Türk kadını evinin süsüdür.”

*”Kahkaha atan kadın, iffetsizdir!

*“Karnı burnunda hamile kadının evinden çıkmaması lâzım!

Ve daha nice vecizeler!!!

Türk Kadını, ATATÜRK’ÜN kıymetini bilmezse, gerçekten nankörlük etmiş sayılmaz mı! Hele, AKP’nin kadın milletvekilleri (ÖZELLİKLE ÖZLEM ZENGİN) Milletvekili oluşlarını ATATÜRK’E BORÇLU OLDUKLARINI HİÇ Mİ, HİÇ UNUTMASINLAR!!!

 TAŞLAMA

BEŞ ARALIK DÜNYADA

KADIN HAKLARI GÜNÜ

OLARAK KUTLANMAKTA

BİLMEMİZ GEREK BUNU

 

KADIN HAKLARI DERKEN

NE BU ÇİFTE STANDART

KADIN HER YERDE KADIN

NİYET OLMAZ İSE ART

 

KADIN HAKLARI DERLER,

HANİ KADIN HAKLARI

KADINLARA KARŞI BİL

YOBAZ KAFALILARI

 

KADIN CİNAYETLERİ,

KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK

KADINI BİR EMTİA

GİBİ SATMAK MI MERTLİK

 

EN AĞIR YÜK KADININ

SIRTINDA İNANINIZ

HÂLÂ ADI BİLE YOK

YALANI BIRAKINIZ

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER