Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

TÜRKİYE DE AB’YE GÖÇMEN KARTINI AÇSIN!

Avrupa Birliği 10 Aralık 2020 tarihinde toplanarak Türkiye’ye uygulanacak yaptırımları görüşecek. 60 yıldan beri tam üyelik için başvurduğumuz AB, ne bizi tam üye yapıyor, ne de (defolun, gidin) diyerek kapılarını suratımıza kapatıyor. 31 Temmuz 1959’da, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı ortaklık başvurusu ile başlayan AB sürecinde yılları devirdik ancak hala kapının önünde bekletiliyoruz. Şimdi de, son 2-3 yıl içinde gelişen olaylar sebebiyle AB, Türkiye’ye uygulanacak yaptırımların tespiti konusunda toplanılacak. Türkiye’nin Akdeniz’de doğalgaz aramalarında bulunması, Libya’ya destek vermesi, Suriye’ye girilmesi, Kıbrıs’ta, Maraş bölgesinin açılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına uyulmaması ve benzeri sebeplerle, kara listeye alınmış bulunuyoruz.

AB’nin en etkili üyeleri Almanya ve Fransa’dır. Dönem başkanı olan Almanya’nın bu görevi 2020 yılının sonunda dolacak. Almanya Başbakan’ı Merkel, Türkiye’nin yanında yer alıyor görünmekle beraber, pek yapabileceği bir şey de yok. Sonuç itibarıyla çoğunluğun kararına uymak zorunda. Ekonomik yönden bir darboğaz içinde olan Türkiye, ekonomik yaptırımlardan çıkış için yeniden yüzünü AB’a dönmüş bulunmaktadır. Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin yeri Avrupa Birliğidir, demesinin temelinde yatan gerçek, ekonomik koşullardan kaynaklıdır.

Zaten Türkiye’yi, SİTTİN SENEDİR AB’ın kapısında bekletiliyor. SİTTİN SENE daha bekletseler yine de almazlar. Şimdi de Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulanması yolunda hareketlenmeler var.  31 Temmuz 1959’da, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı ortaklık başvurusu ile başlayan AB sürecinde yılları devirdik. AB’a girmek isteyen tek Müslüman ülke olduğumuzu da bu arada anımsatalım. Gerçekte AB, bir hristiyan kulübü gibi çalışmaktadır. Aramızda kültür açısından da büyük farklılıklar vardır. Avrupa Birliğine tam üye olamayışımızın en önemli sebebi de budur.

Şimdi, bütün suçu AB’a atmak da gerçekçi olmaz. Kusuru biraz da kendimizde aramalıyız. Ne kadar gizlemeye çalışırsak çalışalım, Türkiye’de antidemokratik olaylar yaşandığı gerçeğini Avrupalılar bizden iyi biliyorlardır. Gazetecilerin, siyasetçilerin, akademisyenlerin tutuklanmaları, ceza almaları, işkence ve kötü muamele iddiaları,  güvenlik güçlerinin gösterilere orantısız müdahaleleri, yersiz tutuklamalar, AB tarafından bilinen durumlar cümlesindendir.

AB’a giriş tarihinden sonra Türkiye’de yaşanan darbeleri, post modern darbeleri ve muhtıraları da unutmayalım. Yani, AB’a göre demokrasi sicilimiz çok bozuk. 27 Mayıs 1960 darbesi, 22 Şubat 1962 ayaklanması, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997’de yaşanan post modern darbe, 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi, bizi  Avrupa Birliği kapısından uzaklaştıran sebepler oldu.

İşin gerçeği şu ki, mevcut AKP iktidarı bir zamanlar Avrupa Birliği kozunu kullanarak kendi düzenini kurdu. Artık AB’ye pek bir ihtiyacı da kalmadı. Tabii, ekonomik sorunları nazara almazsak. Türkiye, ekonomik yönden güçlü olsa, zaten AKP, Avrupa Birliği kapısına tekmeyi vuracak da, bu an, o an değil…

Sonuç itibarıyla Türkiye’nin eli mahkum. Avrupa Birliği (AB) liderlerinin video konferans yöntemiyle gerçekleştirdiği toplantının ardından basın toplantısı düzenleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, 10 Aralık’taki zirvede AB’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımları konuşabileceğini söylerken, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Fransa’yla yaşanan gerilimin artması sonucunda, yaz aylarından bu yana Birlik’in yaptırımları gündeme almasını erteleyen ve Yunanistan ve Türkiye’nin kıta sahanlığı sorununu çözmesi için arabulucu olan Merkel, ilk kez yaptırımların gündeme gelebileceğinin sinyalini verdi.

Türkiye’nin tartışmalı sularda sondaj yapan gemileri için NAVTEX ilanlarını uzatmasıyla ilgili olarak “Olaylar umduğumuz gibi gelişmedi” diyen Merkel, bir sonraki zirveyle ilgili şunları söyledi:

“Türkiye’nin tartışmalı sularda doğal gaz arayışını, 10 Aralık’ta yapılacak bir sonraki AB zirvesinde masaya yatırma konusunda uzlaştık. Bu konuda hiçbir soru işareti yok. O zamana kadar yaşanacak gelişmeleri izleyeceğiz ve ona göre bir karar vereceğiz. Şu an başka bir şey söyleyemem ama bugüne kadar olayların umduğumuz şekilde gelişmediğini söyleyebilirim.”

Evet, 10 Aralık 2020 tarihi Türkiye açısından önemli bir gün olacak, gibi. Zaten dip yapmış ekonomimiz, AB’ın alacağı kararlardan önemli ölçüde etkilenebilir. Türkiye’nin elinde bir GÖÇMENLER KARTI VAR. Alınacak kararlar çok acıtıcı olursa, biz de AB’a karşı  GÖÇMENLER KARTINI AÇALIM!

TAŞLAMALAR

BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ

HARARETLİ GEÇİYOR

MUHALEFET VURURKEN

İKTİDAR YAN KAÇIYOR

MUHALEFET EL-ENSE

ÇEKERKEN HÜKÜMETE

MİNDERDEN KAÇMAKTADIR

AKP VE MHP

BÜTÇE ELBET GEÇECEK

PARMAK HESABI İLE

CUMHUR İTTİFAKININ

KURŞUN ASKERLERİYLE

HERKEZ ETEĞİNDEKİ

TAŞLARI DÖKMEKTEDİR

MİLLİ CEPHE, CUMHURU

TUŞA GETİRMEKTEDİR

“TANK PALET FABRİKASI”,

“RÜŞVETÇİ BÜYÜKELÇİ”

SÖYLEMLERİ BİZLERE

HATIRLATIR SİİRT’İ

TANK PALETİN SAHİBİ

BİZİM ETHEM’DİR BELLİ

PEKİ KİMDİR DERSİNİZ

RÜŞVETÇİ BÜYÜKELÇİ

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER