Bugünkü yorumumuzda Müslüman ülkelerin ve bu ülkeler içinde Türkiye’nin durumunu irdeleyelim istedik. Halkı Müslüman ülkeler, maalesef dünyada demokrasinin var ile yok arasında olduğu ülkelerin başını çekmektedirler. Avrupa’da, şekil olarak Kraliyet idaresiyle yönetilen ülkeler vardır amma o ülkelerde başlarında “CUMHURİYET” kelimesi bulunan Müslüman ülkelerden çok daha ileri seviyelerde demokrasi mevcuttur!
Tunus, Cezayir, Fas, Mısır, Libya, İran, Irak, Suriye ve diğer Müslüman ülkelere bakınız, ne denli karışık ve demokrasiden uzak yöntemlerle yönetildiklerini görürsünüz. (Arap Baharı) adı altında yapılan müdahalelerle bu ülkelere demokrasi geleceğine maalesef, sadece karmaşa ve ölüm geldi!
Genelde halkları fakir olan bu Müslüman ülkelerin ortak bir özellikleri var, yöneticileri oldukça zengin. Çoğu yöneticilerin İsviçre ve benzeri Avrupa ülkelerindeki bankalarda MİLYAR DOLARLARLA İFÂDE EDİLEN SIRDAŞ HESAPLARI VAR! Milletleri aç, liderleri tok olan ülkelerde, elbette ki kıyametler kopacaktır. Bunun böyle olmasından daha doğal ne olabilir. “Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar!” deyimi herhalde boşa söylenmemiştir. Bütün atasözleri ve deyimler gibi, yılların tecrübesinin sonucu olarak kullanılmıştır.
Maalesef, Türkiye’de de milyonlarca aç veya boğaz tokluğuna razı olmuş gibi görünen vatandaşlarımız vardır. Bu sessizlik, kimseleri yanıltmasın. Bu ülkede yaşayan aç ve yoksul insanlar hep sessiz kalacaklar zannedilmesin. Dünyada, özellikle Ortadoğu’nun Müslüman ülkelerinde kazanlar kaynatılmakta! Bu kazanı yakan yoksulluk ateşinin her an için Türkiye’ye sıçraması ihtimali olduğunu asla akıldan çıkarmayalım.
Dünya coğrafyasına şöyle bir göz atın. İşgal altındaki ülkeleri gözlerinizin önüne getirin. Göreceksiniz ki, işgal altındaki ülkelerin tamamına yakını Müslüman ülkelerdir. Tabii iki çeşit işgal vardır. Doğrudan ve dolaylı işgal. Emperyalistler bu işi çok güzel yapıyor, çok iyi biliyorlar!
Doğrudan işgal altında olan İslam Ülkelerinden aklımıza gelenleri sayalım. Afganistan ve Irak ABD’nin işgalinde. Çeçenistan, Rusya işgal etmiş. Azerbaycan’ın bir kısmı Ermenilerin işgali altında bulunuyor. Doğu Türkistan, Çin’in işgali altında. Keşmir’i, Hindistan’ın işgal etmiş bulunuyor. Filistin’i, Yahudiler! Bosna, Makedonya, Kosova ve Sancak Sırbistan’ın işgali altındaki Müslüman ülkeler! Kıbrıs, Rumların işgalinde. Afrika ülkelerinden Eritre, Mora gibi bir asırdan fazla bir zamandır istiklal mücadelesi veren birçok Müslüman ülke var. Ki, Kırım bunların en bariz misaldir.
Bir de dolaylı işgal altında olan Müslüman ülkeler vardır. Sayabildiğimiz kadar sayalım. Mısır, Libya, Cezayir, Tunus, Suriye!
Doğrudan ve dolaylı işgal altındakiler yanında bir de idarecileri emperyalist ülkelerin emrinde olanları saymaya kalkışırsak, korkarım ki ucu bize dokunur. En iyisi bu konuda susmaktır!!!
Türkiye’de, her ne kadar, sadaka ekonomisiyle yoksul vatandaşlar yatıştırılmak istense bile, “nereye kadar!” sorusunu sormak lâzım. Sadaka verilirken, sağ elin, sol eli görmemesi gerektiğini biliyorlar ama kömürleri, makarnaları, gıda maddelerini milletin içinde ve aleni olarak dağıttıklarını unutuyorlar. Diğer Müslüman ülkelerde yaşananlardan anlıyoruz ki, fakir ve yoksul milletin “sadakalarınızı alın, başınıza çalın!” diyeceği günler, pek uzak görünmüyor! 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin sonucu, bunun canlı bir delilidir!
DAHA NE OLSUN!
Bektaşi meşrep Siirtliye bir dost sormuş:
-Nasılsın, iyi misin, ne var ne yok!
Cevap vermiş:
-Nasıl olacağım. Ayakkabım su çekiyor, evin damı akıyor, Pencerenin camı kırık, odunlar yaş, sobayı yaksam duman tütüyor! Cepte ekmek alacak param yok! Daha ne olsun!
YORUMLAR