Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

Türkiye’de, Basın Özgür mü!

“Dünya Basın Özgürlüğü Günü” basın özgürlüğünün temel ilkelerini kutlamak, dünya çapında basın özgürlüğünü değerlendirmek, medyayı bağımsızlıklarına yönelik saldırılardan korumak ve mesleklerini icra ederken hayatlarını kaybeden gazetecilere saygı göstermek için her yılın 3 Mayıs günlerinde kutlanan bir gündür.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü, UNESCO Genel Konferansı’nın tavsiyesi üzerine Aralık 1993’te BM Genel Kurulu tarafından ilan edilmiştir. O zamandan beri, 3 Mayıs, Windhoek Bildirgesi’nin yıldönümü dünya çapında Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmaktadır. Peki, Türkiye’de basın özgürlüğü var mı?

Anayasamıza göre “Herkes, özgürce görüş ve düşüncelerini ifade etme, yayınlanma ve yayımlanma hakkına sahiptir.” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, basının özgürlüğünü temel bir insan hakkı olarak kabul etmekte ve bu özgürlüğü korumayı amaçlamaktadır.

İfade özgürlüğü; kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir.

Birleşmiş Milletler’in 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde şöyle denilmektedir: “Herkesin fikir ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, herhangi bir müdahale olmaksızın fikir sahibi olma ve sınırlar gözetmeksizin her türlü medya aracılığıyla bilgi ve fikir arama, alma ve yayma özgürlüğünü içerir”.

Günümüzde Türkiye’de, medyayı üç sınıfta nitelendirmek mümkündür. Havuz medyası, paralel medya ve varsa tarafsız medya!

Medyanın birçok etkili organları TMSF tarafından yandaşlara peşkeş çekildi. Eski patronların defterleri dürüldü, yeni patronlar geldi. Manşetleri, haberleri, yalanları, dolanları aynı gazeteler, televizyonlar…

Bu koşullarında 3 Mayıs tarihinin (Dünya Basın Özgürlüğü Günü) olması bir şey ifade etmiyor. Basının özgürlüğü yok ki, gününü kutlayalım! Bu arada medya mensuplarına yönelik sindirme amaçlı davalar birbirini takip ediyor. 2013 yılında, tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısı açısından Türkiye Dünya birincisi olmuştu. Bugün için de cezaevlerinde çok sayıda tutuklu ve hükümlü gazeteciler bulunmakta.

Türkiye’yi, Paris merkezli (Sınır Tanımayan Gazeteciler) Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2014’de de 180 ülke arasında  149’uncu sırada göstermişti. Birleşmiş Milletler dâhil birçok uluslararası kurumun ve ülkenin insan hakları, ifade özgürlüğü ve benzeri raporlarında da Türkiye’nin durumu çoğunlukla ya ‘kısmen özgür ülkeler’ grubunda ya da Freedom House raporunda olduğu gibi ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer almakta.

Türk medyasının örgütlenme eksikliği veya sendikasızlaştırılması, yaşanılan sorunların önemli bir nedenidir. Medya mensuplarının büyük bir çoğunluğu örgütsüz ve sendikasızdır. İş güvencesi iktidar mensuplarının veya işverenin keyfi kararına bırakılan ve oto-sansüre mahkûm edilen medya mensubunun bilgilenme ve bilgilendirme görevlerini ‘iş endişesi’ duymadan yerine getirebilmesi mümkün değildir.”

Ülkemizin mevcut koşullarında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün kutlanması ne yazıktır ki mümkün değildir. Umudumuz, bir gün kimsenin düşünce ve ifadelerinden dolayı yargılanmadığı, hapishane ve tutuk evlerinde düşüncesinden veya haberinden dolayı kimsenin hürriyetinin kısıtlanmadığı, Türk medyasının sesini her türlü baskı, ayrıştırma, sansür ve oto-sansürden uzak ve özgürlük içinde, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününü kutlayabilme mutluluğuna ulaşabilmektir.

Gerçek anlamda basının özgür olduğu bir Türkiye dileklerimizle…

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER