Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

TÜRKİYE’NİN, DEMOGRAFİK YAPISININ BOZULMASI MI HEDEFLENİYOR!!!

Bugün ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tanımlanan 85 milyon kişiye karşılık, 10 milyona yakın sığınmacı  nüfusun olduğu söyleniyor. Gerçekten, 10 milyon sığınmacı varsa, bu büyük bir tehlikedir. Nüfusun onda birinden fazla sığınmacının olması ve hele-hele bunların kalıcı olarak ülkemizde yaşamlarını sürdürmeleri, demografik yapının bozulması adına büyük bir tehlike oluşturacaktır.

İYİ Partinin yaptığı bir çalışmaya göre, geri gönderilmemeleri durumunda, 2053 yılında sadece Suriyeli sığınmacıların nüfusları 35 milyona ulaşacak. Tabii, böyle bir durumda sığınmacı olmaktan çıkarak, vatandaş olmak hakkına da kavuşmuş olacaklardır. İster erkek, ister kadın, sığınmacı ile evlenenlerin çocukları vatandaş olur. Anası ve babası yabancı uyruklu olsalar dahi, Türkiye’de doğan çocuk, başka bir ülkenin çocuğu olmak hakkına sahip değilse, Türk vatandaşı sayılır.

Mevcut yasalardan da anlaşılacağı gibi, sığınmacıların vatandaş olabilmeleri için belli kriterlerde mesken sahibi olmaları dışında da yasal yollar mevcuttur. Bu yasal yolların başında, Türkiye’de gerçekleşen ve gerçekleşecek  doğumlar gelir. Türk vatandaşla evlenen kadın veya erkek sığınmacının çocukları, otomatikman vatandaşlık hakkına sahiptir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 Mayıs Cuma Günü SADAT önünde yaptığı konuşma çok önemli mesajlar içermekteydi. Kılıçdaroğlu’na göre, Suriye’den, Türkiye’ye gerçekleşen göçler, SADAT tarafından organize ediliyormuş! Bu açıklamalar doğruysa, SADAT’IN amacı ne! Türkiye’nin demografik yapısını bozmayı mı hedefliyor! Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi SADAT’IN amacı, gerçekten Türkiye’de bir ŞERİAT DEVLETİ kurmak ise demografik yapıyı bozmakla işe başlaması kendi açısından gayet mantıklıdır! Çünkü, Türkiye Cumhuriyetinin mevcut vatandaşları büyük bir çoğunlukla laik bir ülke olarak kalmayı benimsemişlerdir. Sığınmacılarla, dengenin bozulması mı hedefleniyor! Türkiye’ye sığınmacı olarak gelen veya getirilen Suriyeliler, Afganlılar, Pakistanlılar ve İranlılar gerçekten de Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi ŞERİAT ÖZENTİSİNE sahip kitlelerden oluşuyorlarsa, SADAT’IN şeriat devleti kurması hedefinin gerçekleşmesi kolaylaşır!

Yanlış anlaşılmalara mahal vermemek açısından açıklayalım. DEVLETLERİN DİNİ ADALETTİR. Her devletin içinde çeşitli dinlerden, dillerden, mezheplerden, ırklardan olanlar vardır. Gerçek devlet, bütün bunlara eşit mesafede olmakla mükelleftir. (DEVLETİN DİNİ ADALETTİR) deyimi, HAZRET-İ ALİ’YE (Kerremallahu Vechehü) aittir. Yani, biz kafamızdan atmıyoruz.

Evet, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT önünde yaptığı konuşma birçok açılardan dikkatleri çekicidir. BAY KEMAL’İN İddiaları doğruysa, SADAT’IN HEDEFİNDE TÜRKİYE’NİN DEMOGRAFİK YAPISINI BOZMAK VAR, DEMEKTİR!

SİİRT’İN, ÜÇE BÖLÜNMESİNİN  YILDÖNÜMÜ (16 MAYIS 1991)

1894 Yılında Bitlis’e bağlanan Siirt, 26 Eylül 1919 yılında 48 sayılı Heyet-i Umumiye Kararı ile bağımsız sancak haline getirilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında il olan Siirt, 16 Mayıs 1991 tarihinde 3698 sayılı kanunla 3`e bölünmüş Batman ve Şırnak ilçeleri de müstakil il konumuna getirilmişlerdir.

Beşiri, Kozluk ve Sason ilçelerini de kaybeden Siirt, gerek yüzölçümü, gerek nüfusu, gerekse ilçe ve köy sayısı itibariyle yaklaşık yarı yarıya küçülmüştür.

Evet, 16 Mayıs 1991 Siirt İlinin üçe bölündüğü tarihtir.  Bu bölünme sonucu beş ilçesi (Batman, Şırnak, Beşiri, Kozluk ve Sason) bağrından koparılmış, bunun yanda 300’e yakın köyü de yeni oluşturulan Şırnak ve Batman İllerine bağlanmıştır. Siirt’in üçe bölünmesi işinde bile iller arası hudutlarda aranan şartlara riayet edilmemiş, sınır tespitinde köprü, çay, anayol, dağ, tepe gibi kriterler aranmamış, o zamanın siyasileri, Siirt’in hudutlarını nüfus bölgelerine göre tespit etmişlerdir. Ağazadeler, şeyhzadeler (bu köylerde müritlerimiz, bu köylerde aşiret mensuplarımız var) diyerek Siirt’in yeni sınırlarını çizdirmişlerdir.

İlimiz, maalesef yıllardan beri göç veren bir durumdadır. Siirt’ten göç eden 3 sınıf vardır. Çok zenginleşenler, çok fakirleşenler ve girişimci ruha sahip olanlar. Her ne sebeple olursa olsun, Siirt’ten göç etmek zorunda kalan hemşerilerimi asla yadırgamıyorum. (BÜYÜK DENİZİN BALIĞI BÜYÜK OLUR) denilmiştir. Memnuniyetle müşahede ediyoruz ki, Siirt’ten göç ederek, büyük şehirlere yerleşen hemşerilerimiz arasında büyük sanayi yatırımlarına imza atanlar, önemli mevkilere gelenler, medyada, bürokraside, siyaset hayatında yükselenler bulunmaktadır. Hemşerilerimiz adına dileğimiz Siirt’e her platformda sahip çıkmaları ve turizm alanında sağlanacak atılımlara katkı sağlamalarıdır.

Siirt’in üçe bölünmesinin yıldönümünde, o günlerde yazdığım ve yine Gazeteniz SİİRT’TE yer alan bir şiiri sunarak yazımı noktalamak istiyorum:

KANADINI KOLUNU

KIRDILAR MI SİİRT’İM

ALLI TURNALAR GİBİ

VURDULAR MI SİİRT’İM

ŞIRNAK’I, ŞEHR-İ NUH’U,

BATMAN OLAN İLUH’U

SASON İLE KOZLUK’U

ALDILAR MI SİİRT’İM

BEŞİRİ, GÜÇLÜKONAK,

ARTIK SENİN DEĞİL BAK

NİCE KÖYÜNÜ NAHAK

ÇALDILAR MI SİİRT’İM

SENİ BULUP SAHİPSİZ,

HEP KODULAR NASİPSİZ

GİDENE KARŞI BİR GİZ

VERDİLER Mİ SİİRT’İM

ÂBİD SAYDILAR HİÇE,

HALİMİZ OLA NİCE

İKİYE DEĞİL ÜÇE,

BÖLDÜLER Mİ SİİRT’İM

TAŞLAMA

DEMOGRAFİK YAPIYI

BOZMAKTIR AMAÇLARI

BUNDAN MÜLTECİLERE

BİL SAHİP ÇIKMALARI

BUNCA GÖÇMENİ KABUL

BUNA YÖNELİK BELLİ

SADAT İMİŞ GETİREN

ÜLKEYE GÖÇMENLERİ

YİRMİ-OTUZ YIL SONRA

BU ÜLKENİN GARİBİ

TÜRKLER OLACAK BİLİN

GİDİŞ, BU GİDİŞ BELLİ

HİLAFETİ GETİRMEK

VARMIŞ HEDEFLERİNDE

GELİRSE YEZİD GELİR,

ÖMER GELMEZ, ELBETTE

“HİLAFET BENDEN SONRA

OTUZ YILDIR” BUYURMUŞ

PEYGAMBER EFENDİMİZ

BUNU BÖYLE DUYURMUŞ

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER