Ülkenin huzuru ve selameti için sendikalar, işçi haklarının peşine düşmesinler. İş adamları konuşmasınlar! Akademisyenler, işleri olmayan işlere kalkışmasınlar! Gençler, eylem yapmasınlar, uslu-uslu otursun, derslerini çalışmaya baksınlar! Siyasi partiler eleştiride itidalli olsunlar. Gazeteler yazmasınlar, ya iktidarı alkışlasınlar, ya sussunlar! Sanatkarlar, aşk filmleri çevirsinler. Leyla ile Mecnun’u, Aslı ile Kerem’i anlatsınlar. Bakın o zaman ülkede işler nasıl tıkırında gidecek!
Şu TÜSİAD denilen sözde Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin işlediği halta bakar mısınız!
Boynundan büyük işlere kalkışıp, hükümetin icraatlarını tenkit etmek edepsizliğini göstererek “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma” suçunu bile-bile işliyor! TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras adındaki bu haddini bilmezler, kendilerini ESKİ TÜRKİYE’DE ZANNEDEREK ileri geri beyanatlar veriyorlar.
Bu sözde iki yöneticiyi de polis nezaretinde mahkemeye sevk ettik. Haklarında yurt dışına çıkma yasağı ve adli kontrol şartı getirttik.
Bakar mısınız bu edepsizlere, YÜCE ALLAH’IN TAKDİRİ OLAN Depremlerden yangınlardan, iş kazalarından bile hükümetimizi sorumlu tutmaktalar. Oysa, ölümlerin yaşanması bu gibi durumların fıtratında var! YÜCE ALLAH’IN TAKDİRİ OLAN BU FELAKETLERİN, suiistimal ve kayırmacılık sonucu yaşandığını iddia etmek, edepsizlik değil de nedir!
Yok efendim, eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine çok sayıda dava açılıyormuş. Dava açmayıp da ne yapalım, herkes istediği gibi konuşsun mu! Türkiye, yol geçen hanı mı!
10 küsur sene önceki olaylara, şimdi yeni soruşturmalar açılıyormuş! Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine ve belediye başkanlarına sürekli yenileri ekleniyormuş. Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyormuş. Deprem, yangın taciz, kadın cinayeti, iş kazası, gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda, ya suçlular bulunmuyormuş ya da kısa sürede serbest bırakılıyormuş! İster seçimle, ister atamayla gelen kamu görevlilerinin görevlerinden alınmasının, yeni örneklerine şahit olunuyormuş. Üstelik, yeni yasal düzenlemelerle, kamu görevlilerinin Devlet Denetleme Kurulu tarafından görevden alınması ve TMSF’nin şirketlere kayyum olarak atanmasının önü açılıyormuş!
Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa haberlerinin ardı arkası gelmiyormuş! Bu yüzden güven bunalımı yaşanıyormuş. Bunun nedeni çöken sistemmiş!
Böyle edepsizce ve gerçek dışı beyanatlar vermelerinin cezası olarak şimdilik bu herzevekillere yurt dışına çıkış yasağı koymakla ve adli kontrol cezası vermekle yetindik. Sonrasına, sonra bakarız.
Şimdi, (İŞ ADAMLARINA BÖYLE BİR UYGULAMA, EKONOMİYE DARBE OLUR) düşüncesinde olanlara gerekli cevabı verelim. Bizim BEŞ YOLDAŞLAR VE KIRK KARDEŞLER NE GÜNE DURUYOR. ONLARI BOŞUNA MI YETİŞTİRDİK!!!
(İşadamı) Değil, İş İnsanı!!!
Sürekli olarak, yazılarımızda (İŞ ADAMI) deyimini kullandığımız olmuştur. İtiraf edeyim ki, ben de yazılarımda çoğu kere bu deyimi kullandım. Ama, İŞ sadece erkeklerin tekelinde değildir. Çok başarılı iş kadınlarının bulunduğu da bir gerçektir. Bu bakımdan (İŞ ADAMI) deyimi yerine (İŞ İNSANI) deyiminin kullanılmağa başlanması çok isabetlidir. İş insanı kadınların da bulunduğunun ikrarı anlamına gelir.
Zannedilmesin ki, İŞ KADINLARI sadece 21. Asırda ortaya çıktılar. Hem tarihi, hem de dini olması açısından örnek verelim. Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED’İN (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) muhterem eşleri HATİCE-İ KÜBRA, Mekke’nin en büyük tüccarlarındandı.
TAŞLAMA
EY TÜSİAD, TÜSİAD
HADDİNİ BİL, HADDİNİ
SEN HADDİNİ BİLMEZSEN
PATLATIRLAR ENSENİ
TÜRKİYE ARTIK ESKİ
TÜRKİYE DEĞİL BELLİ
İKTİDARIN ÖNÜNDE
SAYGIYLA EĞİLMELİ
SİZE İHTİYACIMIZ
KALMAMIŞ BUNU BİLİN
BEŞ KARDEŞLE, KIRK YOLDAŞ
YERİNİZ’ ALDI SİZİN
ADALETE YÖN VERMEK
SİZİN NE HADDİNİZE
SORUNLARI DEŞMEDEN
BİAT EDİNİZ BİZE