TUZ VE KADASTRO

Başlığı okuyanlar haklı olarak tuz ve kadastronun ne alakası var diye soracaklar.. Hemen açıklayayım; Hepimiz biliyoruz, tuz gıdaları bozulmaktan korur ve bu nedenle özellikle etli gıdaları tuzlarız.

Peki halk arasındaki deyimiyle tuz bozulursa ne yapmak gerekiyor? Bu soruyu sorduktan sonra esas konumuza gelelim.. Bilindiği üzere ülkemizde gayrimenkullerin sınırları belirlenmiş, sorunsuz tapulara sahip olmaları için Kadastro teşkilatı kuruldu.. Bu teşkilat hafızam beni yanıltmıyorsa 1970’li yılların sonuna doğru Siirt’te görev yapmaya başladı.

Eleştirilerime geçmeden önce hemen şunu belirteyim; eleştirilerim geçmişten günümüze gelen sorunları içeriyor ve şu anda bu kurumda görev yapan personeli kastetmiyorum.

O günden bu yana, sık-sık yapılan yanlışlıkları duyar olduk.. Vatandaşın evinin, arsasının devlet hazinesine kaydedilmesini mi istersiniz, işyerinin Vakıflar Genel Müdürlüğüne devrini mi istersiniz? Birçok yanlış işlemlere imza atıldı ve vatandaşların maddi kayıplarına yol açıldı.. Bazı vatandaşlarımız bu kayıt hatası nedeniyle kendi evlerini tekrar Milli Emlak Müdürlüğünden satın almak zorunda kaldılar..Bu arada il merkezinde henüz daha tapu işlemleri tamamlanmayan yerler olduğu da ifade ediliyor.

Şimdi de bu kurumun bir başka yanlış işlemi ortaya çıktı..  Vatandaşın bahçesi ve tarlası orman arazisi olarak kayda geçirilmiş.. Şirvan ilçemize bağlı bazı köylerde bu işlem yapılmış.. Bunlardan Narsuyu Köyündeki zeytin ve nar bahçelerini bizzat gördüm.. Narlar kısa ömürlü ancak zeytinler öyle değil.. Asırlık zeytin ağaçları orman alanı olarak kaydedilmiş.. Köylülerimiz kendi bahçelerinin orman arazisi olarak kaydedildiğini yana yakıla anlatıyorlardı.

Aynı durum Kasımlı Köyünde de yaşanıyor.. Bu kadar bariz hata insanın aklına araziye çıkılmadan işlem yapıldığı şüphesini getiriyor.

O zaman son soruyu soralım;  Tapuları düzeltmek üzere kurulan kadastronun kendisi yanlış yapıyorsa ne yapmalı?

Öte yandan il merkezinde halen kadastrosu yapılmamış alanlarda var.. Son bir kez daha belirteyim bu sorun, bugünün sorunu değil, yılların sorunu.