Siirt, üç lisanlı bir Şehirdir. Türk, Arap, Kürt kökenli kardeşlerimizle iç-içeyiz. Acıları yarıştırmanın anlamı yok! Geçmişin üzerine bir çizgi çizmemiz, yeni bembeyaz bir sayfa açmamızın zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.
Siirt Türküyle, Arabıyla, Kürdüyle güzeldir. Bu üçten biri olmadığı zaman, Siirtlilik olmaz. Bir yanı eksik kalır. Türkiye bir mozaik ise, bu mozaiğin en güzel figürü SİİRT MOZAİĞİDİR. İşte bu durum Siirt’in özelliği ve güzelliğidir.
Siirtliler olarak hepimiz dayı-yeğen gibiyiz. Çünkü birbirimizden kız almış, kız vermişiz. Siirtli olup da Araplardan, Türklerden, Kürtlerden akrabası olmayan yoktur. Ben yüzde yüz Türk’üm, yüzde yüz Arab’ım, yüzde yüz Kürt’üm diyebilecek hiç kimse de yoktur. Varsa, gelsin ispat etsin!
Biz, birbirimizi sevmek, birbirimizi kucaklamak zorundayız. Evet, biz herkesi seviyor, herkesi kucaklıyoruz. Türk, Kürt, Arap ve Türkiye’de bulunan diğer bütün etnik kökenlileri seviyoruz! Allah, bu milletin birlik ve beraberliğini bozmasın. Bu renkli mozaiğini düşmanların hilesiyle kırdırmasın.
Bir elde beş, iki elde on parmak var. İki elimizi de kullanmak zorundayız. Hiçbir parmağımızı feda edemeyiz. Çünkü her birinin ayrı bir işlevi vardır. Parmaklarımızdan biri kesilirse, sakatlanırız. İşte, toplumlarda böyledir. Irklarıyla, renkleriyle, dilleriyle güzeldirler.
YÜCE RABBİMİZ ayet-i kerimede mealen buyuruyor:
“…Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık…” Hucurat-13.
Ve bir başka ayet-i kerime’de de mealen şöyle buyurulmaktadır:
“Biliniz ki, dünyâ hayâtı; elbette la’b (oyun) ve lehv (eğlence) ve zînet (süslenmek) ve tefâhür ve malı, parayı ve evlâdı çoğaltmaktır. (Hadîd sûresi: 20)
İnsan olarak biz de bu ayrılıklara başka anlamlar yüklemeyelim.
YORUMLAR