Genelde ÜMMETÇİLİK VE MİLLİYETÇİLİK kavramları birbirine karıştırılır. Oysa ümmetçilik ve milliyetçilik değişik anlamları olan kavramlardır. (Ümmet), İslam inancına sahip herkesi içine alır. (Millet) ise içinde bulunulan toplum anlamına gelir.
1924 anayasasında “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla (TÜRK) ıtlak olunur. Türkiye’de veya hariçte bir Türk babanın sulbünden doğan veyahut Türkiye’de mütemekkin bir ecnebi babanın sulbünden Türkiye’de doğup da memleket dâhilinde ikamet ve sinni rüşte vusulünde resmen Türklüğü ihtiyar eden veyahut Vatandaşlık Kanunu mucibince Türklüğe kabul olunan herkes Türk’tür. Türklük sıfatı kanunen muayyen olan ahvalde izale edilir.” Denilmektedir. Kendilerine peygamber gönderilen toplumlara ise “ÜMMET” denilmiştir. Bu manada “ÜMMET” kelimesi, mümin kâfir bütün insanları ifade etmektedir. Kendilerine peygamber gönderilen ümmetlerden îmân edenler de etmeyenler de olmuştur. Îmân edenlere ÜMMET-İ İCABE (peygamberin davetini kabul eden ümmet/toplum), îmân etmeyenlere de ÜMMET-İ DAVE (îmâna davet edilen ümmet/toplum) denir.
Millet olarak Türkler, İslam diniyle tanışmalarından itibaren her dönemde ve devirde İslamiyet’e sahip çıkmışlardır. İslam dininin yayılmasının en önemli unsurlarından biri de Türklerdir. Türkler, hiçbir zaman için Müslüman ülkeleri ve özellikle Suudileri sömürmemiş, Mekke’ye ve Medine’ye sayısız eserler kazandırmışlardır. Sözün tam anlamıyla (HADİM-ÜL HAREMEYN) olarak davranmışlar, hizmeti şiar edinmişlerdir. Oysa, Osmanlı toprakları istila edilince, Türk ve İslam düşmanlarıyla ittifak kuran Arap aşiretler olmuştur. Şerif Hüseyin’in İngilizlerle anlaşarak, Osmanlılara karşı isyan ettiği de bilinen gerçeklerdendir. Suudi Arabistan Krallarının yaptıkları işler arasında, zaman içinde Osmanlılara ait bütün tarihi eserleri yıktırmaları vardır. Suudi Arabistan’ın Mekke şehrindeki kutsal topraklarda Osmanlı’dan kalan tek son eser olan ECYAD KALESİ de 2002 yılında buldozerlerle yıktırılmıştır.
Yine S. Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Arap ülkelerinin ABD ve İngiltere’deki bankalarda 5 trilyon dolar paraları var. Bin minnet ve ricayla ve kim bilir verilen hangi tavizler sonucu bütün Arap ülkelerinin Türkiye’deki yatırımları 50 milyar dolar bile değildir. ÜMMETÇİLİK BU MUDUR!
ABD’nin, yıllardır sömürdüğü körfezdeki zenginliklere resmen el koyacağı ve vermeye pek niyetli olmadığı da bilinen gerçeklerdendir. ABD’de yatırımı olan hiçbir Arap Ülkesi, yılda 5 milyon doların üzerinde para çekemiyor. Yani, yatırım adı altında ABD’ye giden paralar gerçekte bu ülkeye verilmiş HARAÇ olarak görülebilir. Arap ülkelerinin petrol ve doğalgaz kaynaklarından elde edilen gelirleri, direkt olarak ABD bankalarına gidiyor. ABD’ye giden paranın çıkışı yok.
Bütün bu gerçekler ortadayken, bugüne kadar İslam dininin en kuvvetli dönemlerinde bile hiç gerçekleştirilememiş olan ve gerçekleştirilmesi mümkün olmayan ÜMMETÇİLİĞİ DAYATARAK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ HEDEF ALANLARIN NEYİN PEŞİNDE OLDUKLARINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Ülkemize gelen 10 milyonun üzerinde SIĞINMACIYI (ÜMMETÇİLİK) adına kabul ettiysek, hemen belirtelim ki, azami 20 yıl sonra nüfusları, bu ülke vatandaşlarının sayısının yarısını aştığı zaman, ortada TÜRK DEVLETİ, TÜRK MİLLETİ diye bir kavram kalır mı, kalmaz mı, yaşayanlar görecekler…