Partilerinden bakanlık, başbakanlık ve genel başkanlık yapan Ahmet Davutoğlu (GELECEK PARTİSİ)ni kurunca, yine AKP’nin eski kurmaylarından ve kurucu üyelerinden Ali Babacan da kuracağı partinin hazırlıklarını tamamlayınca, haliyle AKP’yi bir telaştır aldı gidiyor.
İki tanıdık ismin ayrı ayrı siyasi partiler kuracaklarının anlaşıldığı ilk anlardan itibaren, bu iki isme de birileri gönderilerek, AKP içinde veya sarayda görevlendirilme tekliflerinin yapıldığını medyaya düşen haberlerden öğrendik. Ne var ki, iki isim de partilerini kurmak konusunda kararlı olduklarını, yapılan teklifleri reddederek ispatladılar.
Bilinen bir gerçek var ki, her iki ismin de kuracakları partiler, ilk genel seçimde alacakları oyların yüzde 90’ını AKP’nin tabanından alacaklardır. Kimi anketlere göre iki partinin alacakları toplam oy miktarı yüzde 15’ler düzeyinde. Yine sıhhatini bilemeyeceğimiz kamuoyu araştırmalarına göre Ali Babacan’ın kuracağı partinin oy miktarı, Ahmet Davutoğlu’ndan daha yüksek seviyelerde.
Gerçeğe bakarsanız, tabanından alınacak yüzde 5 oranında bir oy dahi, AKP’yi siyasi mevta haline getirmeğe yeterlidir. Bilindiği gibi, başkanlık denilen, henüz nemenem bir şey olduğuna aklımızın ermediği sistemde AKP’nin ayakta kalabilmesi için dışarıdan destekçisi MHP ile birlikte Türkiye’deki genel oyların toplamının en az yüzde 50+1’i oranında oy alması gerekmektedir. Son seçimler göstermiştir ki, bu oran KIL PAYI olarak yorumlanabilecek şekilde aşılabilmiştir. Yani, tabanından yüzde 5’lik bir kayma dahi, başkanlık sisteminde AKP’nin sıfırı tüketmesine yol açabilir.
AKP, iktidar gücünü kullanmak sayesinde mevcut oya ulaşabilmişken, iktidarını kaybettiği gün, ANAP’IN durumuna düşecek ve siyasi mevta haline gelecektir. İşte, bunun bilincinde olan partinin üst düzey yöneticilerinin, kendi bünyelerinden kopan isimleri, parti kurmak sevdasından vazgeçirmek için heyetler gönderdikleri, mevki ve makamlar teklif ettikleri iddiaları oldukça yaygındır. Yine iddialar odur ki daha önce adı muhalifler arasında yer alan Bülent Arınç’ın oğlu Ahmet Mücahit Arınç milletvekili yapılarak ve kendisi de, Cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kuruluna atanarak parti içinde tutulabilmişti.
Hem, Cumhurbaşkanlığı seçimini anımsayalım. O zaman, genelkurmay başkanı konumunda olan Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, helikopterle Abdullah Gül’e gönderilmemişler miydi!
Öyle deniliyor ki, yeni parti kuracaklara yani Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a gönderilen kişiler ve heyetler özellikle (ÜMMETİ BÖLMEYELİM!!!) argümanı üzerinden etkilenmeğe çalışılmışlardır. (ÜMMET) kelimesinin vurgulayıcı bir özelliği vardır. Ümmet denilince akla gelen tümüyle âlem-i İslam olur, Müslümanlar olur.
Peki AKP, MİLLET argümanını değil de neden ÜMMET argümanını kullanıyor dersiniz. Çünkü AKP’lilere göre İslâm âleminin bütünlüğünü bozmak, maazallah küfür gibidir!
Oysa bu ülkede hem ÜMMETİN, hem MİLLETİN bütünlüğünü bozanlar bellidir. Milleti Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Yahudi, Ermeni ve diğer ırklara, kavimlere bölenler kimlerdir!
ÜMMETİ bölenler de bellidir. Bu ülkede yaşayan vatandaşları Sunni, Alevi, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli olarak nitelendirenler, Alevilerin evlerine ÇARPI işareti koyanlar, kadınları TÜRBANLI, TÜRBANSIZ diye ayıranlar, FETÖCÜ, METÖCÜ yapanlar, bizden olan TARİKATLAR, CEMAATLER: BİZDEN OLMAYAN TARİKATLAR CEMAATLER olarak bölenler kimlerdir, dersiniz!
(Senin dinin sana, benim dinim bana!) ilahi emrini görmezden gelerek, insanlar arasına nifak sokanlar bellidir. 82 milyonun kardeşliği ÜMMETÇİLİKLE değil, ancak ve ancak TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIĞIYLA SAĞLANABİLİR. Bu milletin birlik ve beraberliği NE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ, NE DE ÜMMET KARDEŞLİĞİYLE SAĞLANAMAZ. ANCAK VE ANCAK TÜRK VATANDAŞLIĞI KAVRAMIYLA KUVVET KAZANABİLİR. Bu bakımdan, AKP’nin ÜMMET kavramına sarılması, aslında bölücülüktür. Kaldı ki, Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun) bir hâdis-i şeriflerinde “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat (fırka-i naciye) olacaktır” buyurmaktadırlar. Bu durumda AKP’lilere göre (FIRKA-İ NACİYE) onlar mı!
Maalesef, AKP iktidarı MİLLETİ DE, ÜMMETİ DE BÖLDÜ, PARAMPARÇA ETTİ!!!
TAŞLAMALAR
GAZETECİ DEDİĞİN
ELBETTE BOYUN EĞMEZ
BOYUN EĞEN KİŞİYE
GAZETECİ DENİLMEZ
GAZETECİ DEDİĞİN
HALKIN SESİ OLMALI
YALAKA GAZETECİ
DÖNEMİ KAPANMALI
YALAKALIK YAPMAKTAN
UTANMIYORSA KİŞİ
GAZETECİ DEĞİLDİR
YAĞCILIK GERÇEK İŞİ
NE BOYUN EĞDİM, NE DE
YALAKALIK YAPTIM BEN
HİÇ Mİ ARLANMIYORSUN
EY YALAKA KİŞİ SEN
YORUMLAR