Önemli sorunlarla boğuşulan ülkemizde, halkımızın insanca yaşam konusundaki beklentisine gereken duyarlılık gösterilmiyor ve fevkalade rahatsızlığa neden oluyor bu tutum… Koyu işsizliğin giderilmesine yönelik olarak alınmakta olan önlemlere rağmen işsizliğin daha da büyümesi, kendilerine ekmek kapısı aralanmasının bekleyişi içinde olan milyonlarca insanımızı kahrediyor ve bu olumsuzluğun ne zaman aşağılara çekilebileceği noktasında tahmin yürütmek mümkün değil maalesef… Bir ülkede milyonlarca vatandaş gücü atıl durumda kalıyorsa o ülkede sağlıklı bir kalkınmadan söz edilemez ve o ülkede çok yönlü olumsuzluklarla karşı karşıya kalma tehlikesi yüksek olur aynı zamanda…
Kendilerine ekmek kapısı aralanmasını sabırsızlıkla beklemekte olan işsiz insanlarımızın ne yaptıkları, nasıl geçindikleri sorusuna yanıt aranırsa, sözünü ettiğim olumsuzlukların neler olabileceği hususu zihinlerde resmi geçit yapacak ve endişe duyulacaktır kanımca… Milyonlarca insanımızın işsiz olması yetmiyormuş gibi, o işsizlerin yer aldığı aileler de ücret dengesizliğinin kurbanı olmaya devam ediyorlar ve sıkıntıların eşit ölçülerde paylaşılması gerektiğine aldırış etmiyor, ücretleri saptama yetkisine sahip olanlar…
Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında hür iradeyi en iyi şekilde sağlayacak mevzuatlara yer verilmemekle birlikte seçimlerde son sözü söyleyen seçmenler sayesinde yüce makamlara ulaşanlar, insanca yaşam koşullarını sadece kendileri için uygulayarak kulak tıkıyorlar haklı yakınmalara… Oysa, insanca yaşama koşullarına kavuşmak; bu ülkede yaşayan her vatandaşımızın en doğal hakkıdır ve bu hakkı görmezlikten gelmek, büyük bir haksızlıktır elbet… Ücretler arasında elbette farklılıklar olacaktır, ancak farkın, bir ücretlinin aldığı ücreti 10-15’e katlamaması gerekmekte… Daha önceleri de fırsat buldukça bu önemli konuda verdiğim örneği aktarmak isterim tekrardan… Aldığı ücret 5 bin TL ve çok daha üstünde olanlarla asgari ücret, ya da dar gelirli ücretlilerin işsiz bireyleri varsa çektikleri sıkıntı, aynı olur mu hiç? Yüksek ücret alanlar, işsiz çocuklarını olası kötülüklerden daha çok sahip değiller mi koruma şansına?.. 10 bin TL ve üstünde maaş alanlarla asgari ücretle çalışanlar, aynı fiyatla almıyorlar mı Ekmeği… Fazla uzatmak anlamsız… Ülkemizde ücretler arasında sosyal adaletle, vicdanla bağdaşmayan bir dengesizlik var ve ücret uygulamasına karar verenler, kendilerini yüce makamlara taşıyanların haklı tepkilerine aldırış etmiyorlar yine de… İhtiyaç kalemlerine peş peşe zamlar gelirken, enflasyon canavarı azarken, Liramız Dolar karşısında küçülmeye devam ederken, satın alma güçlerini daha da yitiren memur ve emeklilerin ücretlerine 2018 yılının Ocak ve Temmuz aylarında yapılacak zam oranına yönelik açıklamaları okurken, adil paylaşımdan uzak olan zihniyet sahiplerine olan tepkim büyüdü ve bu konuda değerlendirme yapan birçok yurttaşımız gibi “Bu ülke hiç kimselerin baba çiftliği değildir..” diye geçirdim içimden…
Sayıları 12,5 milyon olarak ifade edilen emekli yurttaşlarımızın, bir birliktelik sağlayabildikleri taktirde yakınmalarına kulak tıkayanları cezalandırma gücüne sahip olduklarını hatırlatmak isterim bir kez daha…