Türkiye’nin ekonomik modeli nedir diye sorulacak olursa, benim cevabım (ÜRETİMSİZ VE SANAYİSİZ EKONOMİK MODEL) olur. Hiç böyle bir ekonomik model olur mu diye sorarsanız, ispatı ortada…
Son 20 yılda Türkiye’de kurulmuş tek bir sanayi tesisi var mı! Bırakın, yeni sanayi tesislerinin kurulmasını, mevcut olanlar bile özelleştirme adı altında satılarak, birilerine peşkeş çekilmedi mi! Türkiye’de sanayiye verilen önem bundan da belli olmuyor mu!
Peki, sanayiden vazgeçtik derken, üretime ne derece önem verdik, bir de buna bakalım. Tarım ve hayvancılık ne durumda. Dünyanın kendisine yeterli 7 ülkesinden biriyken saman ithal eder hale düşürülmedik mi! Kesim şekli İslami kurallara uygun olmadığı için murdar olan et bile ithal etmedik mi!
Aslında sanayi ve üretim (tarım – hayvancılık) birbirinin tamamlayıcısı unsurlardır. Üretim olan yerde, sanayi; sanayi olan yerde üretim vardır. Biz bunların ikisini de katletmişiz. Peki, ne yapmışız, ülkenin bütün varlığını, hatta ülkenin varlığıyla yetinmeyerek ve dış borçlar edinerek, sağladığımız bütün ekonomik gücü betona yatırmışız. Saraylar, Havaalanları, köprüler, duble yollar gibi sermayesinin dönüşü olmayan yatırımlarla uğraşmışız, sayıları bir elin parmağı kadar olan müteahhitlerin servetlerine, servet katmışız!
Maalesef, ekonomimizin modeli bu! Sanayisiz ve üretimsiz, ranta açık ve dünyada benzeri olmayan bir kalkınma modeli. Daha öz bir ifadeyle zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bize münhasır bir kalkınma modeli!!!
YORUMLAR