Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Uzman Vaiz Fatih Karanfil’in Kaleminden

BERAT GECESİ Berat Gecesi’nin faziletlerini ve önemini anlatan birçok hadis

BERAT GECESİ

Berat Gecesi’nin faziletlerini ve önemini anlatan birçok hadis şerif bulunmaktadır.
Berat Gecesi, Şaban ayının 15. gecesi olup, Allah’ın rahmetinin tecelli ettiği, duaların kabul edildiği, günahların affedildiği ve kaderin yazıldığı bir gece olarak kabul edilir.
1. Allah’ın Seçtiği Zaman ve Mekanlar:
Allah bazı zamanları ve mekanları diğerlerinden üstün kılmıştır. Melekler ve peygamberler seçildiği gibi, mübarek aylar, geceler ve günler de seçilmiştir. Berat Gecesi, Kadir Gecesi’nden sonra en faziletli gece olarak kabul edilir. Bu gecede Allah Teâlâ, şirk koşanlar ve düşmanlık besleyenler hariç herkesi affeder.
2. Berat Gecesinin İsimleri:
Berat Gecesi, birçok isimle anılmıştır: “Mübarek Gece,” “Kurtuluş Gecesi,” “Şefaat Gecesi,” “Rahmet Gecesi” gibi adlar, bu gecenin farklı yönlerini ifade eder. Bu isimler, gecenin faziletlerini ve Allah’ın kullarına sunduğu rahmeti vurgular.
3. Levh-i Mahfuz’dan Kuran’ın İndirilmesi:
Bu gece, Kuran’ın toplu halde Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indirildiği gece olarak da kabul edilir. Daha sonra ise, 23 yıl boyunca peyderpey indirilmiştir. Ayetlerde geçen “mübarek gece” ifadesinin Berat Gecesi’ni işaret ettiği rivayet edilir.
4. Kaderin Yazıldığı Gece:
Berat Gecesi, kaderin belirlendiği bir gece olarak da bilinir. Bu gecede, bir yıl boyunca olacak olaylar, doğacak ve ölecek olanlar, rızıklar, hastalıklar ve afetler takdir edilir. Hadislerde, “İnsan evlenir, bina yapar ama adının ölüler arasına yazıldığından habersizdir” denilerek bu gecenin kaderdeki rolü vurgulanmıştır.
5. Kıblenin Değiştirildiği Gece:
Rivayetlere göre, Berat Gecesi’nde Müslümanların kıblesi Mescid-i Aksa’dan Kabe’ye çevrilmiştir. Ayet-i kerimede “Biz senin yüzünün göğe çevrildiğini görüyoruz, artık seni razı olacağın kıbleye döndüreceğiz” bu değişimi anlatmaktadır.
6. Tövbe ve Bağışlanma Gecesi:
Bu gece, günahların affedildiği bir rahmet gecesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah’ın bu gece tecelli edip, şirk koşanlar ve düşmanlık edenler hariç herkesi affettiğini bildirmiştir. Hadislerde, Allah’ın bu gece kullarına “Affedilmek isteyen var mı, bağışlayayım?” diye seslendiği ifade edilmiştir.
7. Cehennemden Kurtuluş Gecesi:
Rivayetlere göre, Berat Gecesi’nde Allah, cehennemlikleri bağışlar. Ancak, şirk koşanlar, anne babasına asi olanlar, akraba bağlarını koparanlar ve kibirle yürüyenler bu bağışlamadan mahrum kalır.
8. Ümmete Şefaatin Verildiği Gece:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu gece ümmetine şefaat hakkı istemiştir. Önce ümmetinin üçte biri, sonra üçte ikisi ve en sonunda tamamı için şefaat verilmiştir. Ancak, Allah’tan yüz çevirenler bu şefaatten mahrum kalacaktır.
Bu geceyi ibadet, dua, istiğfar ve hayırlı amellerle geçirmek, Allah’ın rahmet ve mağfiretinden nasiplenmek için büyük bir fırsattır.

AMELLERİN ALLAH’A ARZ EDİLDİĞİ GECE

Amellerin Allah’a sunulması dört derecede gerçekleşir:
Anlık (Hemen gerçekleşen) sunum:
Abdullah bin Sâib (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.), güneşin zevalinden sonra, öğle namazından önce dört rekat namaz kılardı ve şöyle buyururdu:
“Bu, gök kapılarının açıldığı bir vakittir. Bu yüzden, bu saatte güzel amellerimin Allah’a yükselmesini çok severim.”
Gündüz ve gece yapılan günlük sunum:
Bu, sabah namazı ve ikindi namazı vaktinde olur.
Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Sizinle gece ve gündüz değişerek görev yapan melekler vardır. Bunlar sabah namazı ve ikindi namazında bir araya gelirler. Gece boyunca sizinle kalan melekler yükselerek Allah’a gider ve Allah (hâlbuki en iyi bilen O’dur) onlara sorar: ‘Kullarımı nasıl bıraktınız?’ Onlar da: ‘Onları namaz kılarken bıraktık ve onlara namaz kılarken geldik’ derler.” (Buhârî ve Müslim)
Haftalık sunum (Perşembe günü):
Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“İnsanların amelleri her perşembe gecesi (Cuma gecesi) Allah’a arz edilir. Ancak, akrabalık bağını koparan kimsenin ameli kabul edilmez.” (Sahih et-Tergîb ve’t-Terhîb)
Yine Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ameller Allah’a her pazartesi ve perşembe günü arz edilir. Allah, kendisine şirk koşmayan herkesi bağışlar. Ancak, iki Müslüman arasında kin ve düşmanlık varsa, Allah, ‘Bu ikisini barışıncaya kadar bağışlamayın’ buyurur.” (Müslim ve Tirmizî)
Müslim’in bir diğer rivayetinde şöyle geçmektedir:
“Cennet kapıları pazartesi ve perşembe günleri açılır. Allah’a şirk koşmayan herkes affedilir. Ancak, iki kişi arasında düşmanlık varsa, Allah, ‘Bu ikisini barışıncaya kadar affetmeyin’ buyurur.”
Üsâme bin Zeyd (r.a.) şöyle demiştir:
“Ey Allah’ın Rasulü! Seni bazen peş peşe oruç tutarken görüyoruz, bazen de hiç tutmazsın. Ama özellikle hangi günler oruç tuttuğuna dikkat ettim.”
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu: ‘Hangi günler?’
Üsâme dedi ki: ‘Pazartesi ve perşembe günleri.’
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘Bu iki gün, amellerin Allah’a arz edildiği günlerdir. Ben de amelim Allah’a arz edilirken oruçlu olmayı seviyorum.'”
Yıllık sunum (Şaban ayında):
Üsâme bin Zeyd (r.a.) şöyle dedi:
_”Ey Allah’ın Rasulü! Seni, Şaban ayında tuttuğun kadar hiçbir ayda oruç tutarken görmedim.”
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu:
“Bu, insanların gaflet içinde olduğu bir aydır. Recep ile Ramazan ayları arasındadır. O, içinde amellerin âlemlerin Rabbi olan Allah’a arz edildiği bir aydır. Ben de amelim Allah’a arz edilirken oruçlu olmayı seviyorum.”

BERÂT GECESİNİN İHYASI

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Her insan hata yapar. Hata yapanların en hayırlısı ise tevbe edenlerdir.” (Tirmizî)
Osman bin Affan (r.a.)’den rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, gecenin yarısını ihya etmiş gibi olur. Kim sabah namazını cemaatle kılarsa, bütün geceyi ihya etmiş gibi olur.”
“Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, Kadir Gecesi’nden nasibini almış olur.”
Aişe (r.a.) şöyle anlatıyor:
“Bir gece Rasulullah (s.a.v.) yanıma geldi, elbiselerini çıkardı. Tam o sırada tekrar giyinip çıktı. Beni bir kıskançlık sardı. Onu takip ettim ve Baki Mezarlığı’nda (Cennetü’l-Baki) mümin erkekler ve mümin kadınlar için dua ettiğini gördüm. Dönüp eve geldim. Soluk soluğa kaldığımı fark etti ve sordu:
‘Bu soluk soluğa kalışın nedir ey Aişe?’
Ben de kıskandığımı söyledim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
‘Allah ve Rasulü’nün sana haksızlık yapacağından mı korktun? Ey Aişe! Bu gece Şaban ayının on beşinci gecesidir. Allah, bu gece Benî Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanı cehennemden azat eder. Ancak Allah, bu gece müşriklere, kin tutanlara, akrabalık bağını koparanlara, elbisesini kibirle yere sürüyenlere, anne babasına asi olanlara ve sürekli içki içenlere rahmet nazarıyla bakmaz.'”
Aişe (r.a.) şöyle devam eder:
“Rasulullah (s.a.v.) bana döndü ve şöyle sordu:
‘Ey Aişe! Bu geceyi ibadetle geçirmeme izin verir misin?’
Ben de: ‘Anam babam sana feda olsun, elbette izin veririm’ dedim.
Bunun üzerine kalktı, uzun süre secdede kaldı. Ben artık vefat ettiğini düşündüm. Ellerimi ayaklarına dokundurdum ve onun secde hâlinde olduğunu anladım. Secdede şöyle dua ediyordu:
‘Allah’ım! Affınla azabından, rızanla gazabından sana sığınırım. Senin zatına yine senden sığınırım. Senin zatını hakkıyla övemem. Sen, kendini nasıl övdüysen öylesin.’
Sabah olunca Rasulullah (s.a.v.) bana şöyle dedi:
‘Bu duaları öğrendin mi, ey Aişe?’
Ben de: ‘Evet’ dedim.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu:
‘O zaman bunları öğren ve başkalarına da öğret! Çünkü Cebrail (a.s.) bana bunları öğretti ve secdede tekrarlamamı emretti.'”
Mekke’de halk, geçmişten günümüze kadar Şaban ayının on beşinci gecesi, Mescid-i Haram’a toplanarak namaz kılar, tavaf yapar ve gece boyunca Kur’an okuyarak ibadet ederler.
Hz Ali (Radıyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
“Şaban ayının yarısı (Berat Gecesi) olduğu zaman, gecesini ibadetle geçirin ve gündüzünü oruç tutun. Çünkü Allah Teâlâ, güneş battığında dünya semasına iner ve şöyle buyurur: ‘Bağışlanma dileyen yok mu ki onu affedeyim? Rızık isteyen yok mu ki ona rızık vereyim? Musibete uğramış olan yok mu ki ona afiyet vereyim? Şöyle isteyen yok mu, böyle isteyen yok mu?’ Bu hâl, fecrin doğuşuna kadar devam eder.”
(İbn Mâce rivayet etmiştir.)

BERAAT GECESİNDE OKUNAN DUA.

إِلٰهِى جُودُكَ دَلَّنِى عَلَيْكَ
Ey İlâh’ım! Senin yolunu bana cömertliğin gösterdi.
وَإِحْسَانُكَ أَوْصَلَنِى اِلَيْكَ
Senin huzuruna beni iyiliğin ulaştırdı
وَكَرَمُكَ قَرَّبَنِى لَدَيْكَ
Senin nezdine beni keremin yaklaştırdı
أَشْكُو إِلَيْكَ مَا لاَ يَخْفَى عَلَيْكَ
Sana gizli kalmayan sıkıntılarımı ancak Sana şikayet ediyorum
وَأَسْأَلُكَ مَا لاَ يَعْسُرُ عَلَيْكَ
Senden, Sana zor gelmeyecek şeyler istiyorum
إِذْ عِلْمُكَ بِحَالِى يَكْفِى عَنْ سُؤَالِى
Zaten Senin, benim durumumu bilmen, istememe de hâcet bırakmıyor
يَا مُفَرِّجُ عَنْ كَرْبِ الْمَكْرُوبِينَ فَرِّجْ عَنِّى مَا أَنَا فِيهِ
Ey sıkıntılıların derdini açan Zat! İçinde bulunduğum sıkıntıları benden gider.
لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten de ben, zalimlerden oldum
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَلِكَ نُنْجِى الْمُؤْمِنِينَ
Biz onun duasını kabul ettik ve kendisini gamdan kederden kurtardık. İşte müminleri de böyle kurtarırız” (şeklinde Yûnus (Aleyhisselam)’a bahşettiğin müjdeye beni de nail et
اللَّهُمَّ يَا ذَا الْمَنِّ وَلَا يُمَنُّ عَلَيْهِ،
Ey herkese iyilik eden, Kendisine ise iyilik edilemeyen Allah’ım!
يَا ذَا الْجَلَالِ وَالإِكْرَامِ، يَا ذَا الطَّوْلِ وَالإِنْعَامِ.
Ey celal ve ikram Sahibi! Ey lütuf ve in’âm Sahibi!
. لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ ظَهْرَ اللَّاجِئينَ، وَجَارَ الْمُسْتَجِيرِينَ، وَأَمَانَ الْخَائِفِينَ
Senden başka hiçbir ilah yoktur. Sen ki sığınanların desteği, eman dileyenlerin koruyucusu ve korkanların sığınağısın
اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ كَتَبْتَنِي عِنْدَكَ فِي أُمِّ الْكِتَابِ شَقِيًّا
Ey Allah’ım! Eğer beni, nezdinde bulunan (Levh-i Mahfûz’dan ibaret) Ümmü’l-Kitâb’da, (kafir ölecek) bir bedbaht
أَوْ مَحْرُومًا أَوْ مَطْرُودًا أَوْ مُقَتَّرًا عَلَيَّ فِي الرِّزْقِ
yahut mahrum veya kovulmuş ya da rızkı dar bir kimse olarak yazdıysan
فَامْحُ اللَّهُمَّ بِفَضْلِكَ شَقَاوَتِي وَحِرْمَانِي وَطَرْدِي وَإِقْتَارَ رِزْقِي،
fazl-u kereminle, bu şekavetimi, mahrumiyetimi, reddedilişimi ve rızkımın darlığını sil
وَأَثْبِتْنِي عِنْدَكَ فِي أُمِّ الْكِتَابِ سَعِيدًا مَرْزُوقًا مُوَفَّقًا لِلْخَيْرَاتِ،
Beni, Ümmü’l-Kitâb’da (imanla ölecek) bir bahtiyar, rızkı bol ve hayırlara muvaffak bir kişi olarak kayda geçir
فَإِنَّكَ قُلْتَ وَقَوْلُكَ الْحَقُّ فِي كِتَابِكَ الْمُنَزَّلِ عَلَى لِسَانِ نَبِيِّكَ الْمُرْسَلِ:
Çünkü Sen, buyruğu hak olan Bir Zat olarak, gönderdiğin peygamberinin lisanına indirdiğin kitabında:
﴿يَمْحُو اللهُ مَا يَشَاءُ وَيُثْبِتُ وَعِنْدَهُ أُمُّ الْكِتَابِ﴾،
Allah dilediğini siler, dilediğini sabit bırakır. Ümmü’l-Kitâb ise sadece O’nun katındadır’ (Ra’d Sûresi, 39) buyurdun
إِلهِي بِالتَّجَلِّي الْأَعْظَمِ فِي لَيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَهْرِ شَعْبَانَ الْمُكَرَّمِ، الَّتِي يُفْرَقُ فِيهَا كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ وَيُبْرَمُ،
İlâhî! Kıymetli şa’bân ayının, her hikmetli işin kendisinde ayrılıp kesin karara bağlandığı onbeşinci gecesindeki en büyük tecellî hürmetine
أَنْ تَكْشِفَ عَنَّا مِنَ الْبَلَاءِ مَا نَعْلَمُ وَمَا لَا نَعْلَمُ وَمَا أَنْتَ بِهِ أَعْلَمُ، “.
Senden dileğimiz, bildiğimiz ve bilmediğimiz, en iyi senin bildiğin tüm belaları, bizden açıp gidermendir.
إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ. وَصَلَّى اللهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ النَّبِيِّ الأُمِّيِّ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلَّمَ
Şüphesiz ki en ulu ve en iyi olan ancak Sensin
(Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn, 3/427, Ahmed Dîrebî, el-Mücerrebât, sh:13