Halk kültüründe yılın en sıcak günleri olan ve 40 günden oluşan Sam günleri sona erdi. Yaşlı dünyamızda olmazsa olmaz ama bir o kadarda zor geçen bu günleri bir kez daha yaşadık.
Artık bundan sonra havaların serinlemeye başladığını hissetmeye başlayacağız. Hatta Çarşamba gününden itibaren bunu hissettik bile. Bu günden itibaren gündüzleri de sıcaklık derecelerinin düştüğünün farkına varmaya başlayacağız.
Bazen kendilerini entel sayan, aydın sayan bazı kişilerin asırların birikimi olan kültürümüzü küçümsemelerini ona dudak bükmelerini gördüğüm zaman, üzülüyor ve aslında kendi benliklerini kaybettikleri ve o eşsiz hazinenin farkında olmamaları nedeniyle de aslında acıyorum. Bu kişilerin bir entellektüel ve aydın bir yönleri varsa bile bunun da temelinde o kültür yatmaktadır. Bir başka deyişle günümüz, bilimi de o kültürün etkisiyle bu günkü düzeyine ulaşmıştır. Bu gün bazılarımızın dudak büktüğü o bilim olmasaydı, bu günkü bilimde olmazdı.
O kültür ki, asırların birikimi sonucu oluşmuş ve onlarca kez değil, yüzlerce kez değil belki binlerce kez denenmiş ve doğruluğu ispat edilmiştir. İşte Sam günleri de bu kültürün bir parçası olarak oluşmuş bir düşüncedir. Her yıl miladi takvime göre 9 temmuzda başlayan ve günler tam 40 gün sürüyor. Kabul edelim ki atalarımız sam günleriyle ilgili düşüncelerini oluşturdukları asırlarda ne meteoroloji teşkilatı ve ne de bu günkü teknolojik araç gereçlerle gözlem imkanları vardı.
Bu kırk gün boyunca aşırı bir sıcaklık hissediyoruz.Sıcaklığı iliklerimize kadar hissediyoruz. Gündüzleri güneşte termometrelerin 60 santigrat dereceleri gösterdiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Geceleri de durum çok farklı değil. 30 santigrat derecelerin üstünde olan gecelerde yatmak çoğu zaman mümkün bile olmuyor. Hele hele son yıllarda artık büyük bir çoğunluğumuzun damlarda, yatma lüksünü kaybetmemizden bu yana geceler, daha bir çekilmez hale geldi. Gerçektende o damlarda yatmanın ayla yıldızları seyretmenin zevki bir bambaşkaydı. Sanırım çoğumuz o yıllarda ilimizde bu kadar aydınlatma olmadığı içinde ayla yıldızların daha bir parlak ve sanki daha bir yakın olarak gözüktüklerinin farkındadır. Hepimiz o günleri özlemle arıyoruz.Çünkü klimaların verdiği serinlik hiçbir zaman o doğal serinliğin yerini tutamıyor.
Ancak, bütün bunların karşılığında her biri bizim için birer nimet olan üzümünden incirine fıstığından armuduna biberinden domatesine kadar bir çok meyve ve sebze olgunlaşıyor ve sofralarımıza geliyor. Bu sıcakları yaşamasaydık bu meyve ve sebzeleri yeme imkanı bulamayacaktık.
Evet, nihayet Sam günlerini uğurladık. Bir dahaki Sam günlerine kavuşur muyuz? Onu da, ancak Allah bilir.