YAŞAMI YİTİRME RİSKİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ!

Ülkemizin her noktasında deprem riski altında bulunması, 80 milyon insanımızın yaşamını ilgilendiren en önemli husustur ve halkımız, geçmiş yıllarda ülkemizin yaşadığı deprem afetlerinde meydana gelen can kayıpları ile ülkemiz ekonomisinin gördüğü zarardan yeterince ders çıkarılmadığı görüşünü paylaşmaktadır.

Hizmetlerin önemlerine göre ele alınmaları gerekirken, insanlarımızın hayatlarını kaybetmelerine yol açabilecek deprem afetlerinde can kaybının ve ekonomik zararın asgari düzeyde kalması için gereğince önlem alınmıyor olması büyük bir talihsizliktir. Deprem afetlerinde can kaybının yüksek oranda gerçekleşmesi nedenine gelince, binaların depreme dayanıklı olmaması en önemli etkendir ve bu noktayı dikkate alan bazı deprem ülkelerinde binaların depreme dayanıklı olmasına yönelik gerçekçi önlemler alındığından, oralarda 9 büyüklüğünde deprem meydana geldiğinde bile can kaybı yaşanmamakta, ya da afet çok az sayıda can kaybıyla atlatılmaktadır.

Ülkemizde depreme dayanıklı olmayan bina sayısı milyonlarla ifade edilirken, bu binaları depreme dayanıklı konuma getirme hedefinin 15-20 yıl içinde periyodik aralıklarla yerine getirileceği açıklamaları, insan yaşamının gereğince önemsenmediğinin göstergesidir ve bu nedenle derin üzüntü duymamak imkânsızdır. Hiçbir hizmet, halkımızın canı ile mukayese edilemez. Yani, olası bir depremde can kaybının en az sayıda kalması noktasını her hizmetin üstünde tutmak, kaçınılmazlık arz etmektedir ve bunun aksi bir tutumun benimsenmesi söz konusu değildir.

Son günlerde 16 milyon nüfuslu İstanbul’umuzda meydana gelen depremler, duyulan endişeyi en üst boyuta ulaştırmış bulunuyor. Siirt ilimiz de dahil ülkemiz tüm noktalarında deprem riski taşıdığına göre, her türlü hizmeti bir kenara iterek insan canının dikkate almak gerekmiyor mu?.. Dikkate alınmazsa; “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” sözünü çağrıştıracaktır derken, Fatih Kısaparmak’ın esinlediğim bir şarkısındaki beyit sözlerini değiştirerek depremin taşıdığı önceliği vurgulamak isterim; “NEYLEYİM KÖŞKÜ, NEYLEYİM SARAYI/İÇİNDE OTURDUĞUM BİNA DEPREME DAYANIKLI OLMAYINCA…”