2017-2018 eğitim ve öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala hazırlıklar son hızla yürütülüyor. Bazı aileler okula yeni başlayacak çocuklarının o eşsiz heyecan ve mutluluğunu yaşarken, okula devam eden çocuğu bulunan bütün ailelerde de okul ihtiyaçlarının karşılanması telaşı hakim.
Son yıllarda kitaplar devlet tarafından veriliyor olmasından dolayı okul ihtiyaçları bir kalem azalmış gibi gözüküyorsa da bir çok öğretmenimiz öğrencilerinin daha iyi yetişmelerine sağlamak amacıyla yardımcı ders kitabı alımı yoluna gitmektedir. Dolayısıyla yardımcı ders kitabıydı, kıyafetiydi, defteri, kalemi ve diğer kırtasiye malzemeleri derken gerçekten velinin önüne kabarık bir fatura çıkı veriyor. Sanırım birinci sınıftaki bir çocuğun bile okula başlamasının faturası asgari şartlarda bile olsa bin lira civarında oluyor .Bu nedenle zaten zar zor geçimini sağlayabilen bir çok ailesinin bütçesi bu ay büyük bir açık veriyor. Hele hele öğrenim gören birden çok çocukları varsa, bu açık kaçınılmaz oluyor.
Evlerde bu hazırlıklar devam ederken okullarda da hazırlıklar aralıksız bir şekilde devam ediyor. Kayıt işlemleri, resmi evrakların tamamlanması, okulun hizmet binasının gözden geçirilmesi. Son eksik ve aksaklıkların giderilmesi gibi çalışmalar bu günlerde tamamlanıyor.Ancak gerek okul yönetimlerini ve gerekse milli eğitim yöneticilerini en fazla etkileyen nokta sanırım yeni öğretmen sorunudur.
Öğretmenlerin neredeyse hemen her yıl değişiyor olması eğitim sistemimizin en büyük handi kapıdır. Öğretmen gelip göreve başlıyor. Bunun birkaç ayı çevreyi tanıma öğrenciyle kaynaşmayla geçiyor. Derken yıl sonu geliyor. Ertesi eğitim ve öğretim yılında o öğretmenin yerine bir başka öğretmen atanmıştır. Film yeni baştan çevrilmeye başlıyor.Yine uyum süreci, yine çevreyi tanıma çabaları. Bu kısır döngü her yıl tekrarlanıyor.
Öğretmenlerin ilimizdeki ortalama görev sürelerinin yalnızca 18 ay, yani bir buçuk yıl olduğunu belirttiğimde sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılır ve bu vahim tablo daha güzel bir şekilde görülür. İlimizde göre yapan sınırlı sayıdaki yerli öğretmenleri bu ortalamanın dışına tutarsak bu rakam bir yıldan da aşağıya çekilir. Özellikle kırsal kesimde öğrencilerimiz hemen yer yıl yeni bir öğretmenden ders alıyor. Bu durumda doğal olarak eğitimden hedeflenen verimi düşürüyor. Bunun sonucudur ki zorunlu eğitimi tamamlamış ancak doğru dürüst okur yazar olmayan insanlarımız var. Hem de çok sayıda.
Bu konuya yarında devam edeceğiz.