Miladi takvime göre 2019 yılını bar daha geri dönmemek üzere tarihin sayfaları arasına gömdük. 2019 yılına “ELVEDA” 2020 yılına ise “MERHABA” diyeceğiz. Zaman, su gibi akıp gidiyor. Zamandan, bir tek soluğu bile geri getirmek mümkün değildir. Yitirilen mevkiler, makamlar, paralar, pullar, mallar, mülkler geri gelebilir amma, yitirilen bir tek soluk asla geri getirilemez.
Yani, insanoğlu için ZAMANDAN daha kıymetlisi yoktur. Çünkü soluklar sayılıdır. İnsanın akan zamanı geri getirmesi asla mümkün değildir. Hani kurgu filmlerde, “ZAMAN MAKİNASI!” adı altında işlevi olan hayâli bir alet var ya! O makine sayesinde zamanı durdurabiliyor, geriye çekebiliyor veya ileriye alabiliyorsunuz! Gerçekte, böyle bir alet asla icat edilmedi ve icat edilemez. Çünkü zamanı durdurmak, geri getirmek ve yaşanmadan ileriye taşımak mümkün değildir. Hiçbir zaman için de olmayacaktır.
Bu bakımdan akil insanlar, insan ömrünün BİR TEK SOLUKTAN İBARET OLDUĞUNU söylemişlerdir. Tüketilen soluklar, bir daha gelmemek üzere gitmiştir. Bir soluk daha alınacağının garantisi yoktur. Bu bakımdan İNSAN ÖMRÜ BİR TEK SOLUKTAN İBARETTİR.
Şüphesiz, idrak edeceğimiz yeni yıl Miladi takvime göre olan yeni yıldır. Bir zamanlar ülkemizde Hicri ve Rumi takvim uygulamaları vardı. Hala birçok Müslüman ülkelerde Hicri takvim kullanılır. Çin’de, Hindistan’da, Japonya’da kullanılan değişik takvimler vardır.
Evet, Miladi Takvime göre 2019 yılını tamamladık, 2020 yılını idrak ediyoruz. 2019 yılına (ELVEDA) derken, 2020 yılına da MERHABA diyoruz.
Yeni bir yılı idrak etmiş olarak Miladi 2019’u tarihin sayfalarına gömerken bir daha, özel ve resmi yazışmalarda artık 2019 rakamını da kullanamayacağız. Bundan sonra, 12 ay boyunca tarih atarken 2020 rakamını yazacağız. Kimi insanlar, rakamlardan sonuçlar çıkarırlar. Tarihin rakamlarına bakarak yılın uğurlu mu, uğursuz mu olacağını kendilerince yorumlarlar. Rakamların, kendilerine göre bir ifadelerinin olduğuna inanırlar. Tabii, bunların hepsi de, safsatadan ibarettir. Hiçbir ilmi izahları yoktur.
Miladi takvime göre, 21’nci asırdayız ve 21’inci asrın ilk çeyreğindeyiz. Oysa Hicri takvimle hesaplayacak olursak 15’inci asrın 2’nci çeyreğinin içindeyiz.
Evet, tarihlerine ve tarihlerindeki sayılara bakarak, başlayan yeni yıllar hakkında peşin hükümler verenler hep olmuştur. Bir zamanlar, işleri falcılık olan GÜRCÜ BACI benzerleri, yeni yıla girilirken, Türkiye’de ve dünyada neler olabileceğine dair kehanetlerde bulunurlardı. Tuhaf amma, bazı kehanetlerinin tuttuğu da olurdu.
Tabii, “Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan bellidir” deyiminde olduğu gibi, 2019’dan yola çıkarak, 2020 yılında Türkiye’de neler olabileceğini kestirmek için kâhin olmak gerekmez. 2019 yılındaki duruma bakınca, 2020 yılının Türkiye için çok zor bir yıl olacağını söyleyebiliriz.
Bu arada anımsamakta yarar var. YILBAŞI GECESİ kutlamaları dolayısıyla geçen Cuma günü Cuma namazında bütün camilerde hutbelerin konusu YILBAŞI KUTLAMALARININ HARAM OLMASIYLA ilgiliydi.
Her yılbaşı öncesi Cuma hutbesinin konusu hep aynı. “YILBAŞI KUTLAMALARI HARAMDIR.” Eyvallah diyeceğiz amma, keşke, daha büyük haramlar irtikâp edenlere karşı da böylesi vaazlar verilse!
Hem, Hazret-i İsa’nın doğumu olarak Yılbaşını, meşru daire içinde kalmak şartıyla kutlamak haram olmazsa gerek. Hazret-i İsa’nın, ULULAZM Peygamberlerden, Kitap sahibi bir Peygamber olduğunu bilmemiz yeter.
Geçen Cuma günü de Türkiye genelinde bütün hutbelerin konusu, yeni yıl kutlamalarıyla ilgiliydi. Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla Türkiye genelinde verilen HUTBELERDE Yeni yıl kutlamaları, sözün tam anlamıyla HARAM ilan ediliyordu.
Ne Kur’anı Kerim’de, ne ayet-i kerimelerde YENİ YIL KUTLAMALARININ haram olduğuna dair bir ayet, bir hadis yoktur. Başka dinlerin mensuplarına benzememek konusunda verilen telkinler vardır. Şayet, dar kalıptan bakarsak, bu açıdan Yılbaşı etkinliklerini HARAM gibi göstermek mümkün olabilir!
İçki içmek, kumar oynamak ve benzeri haram olan şeyleri YENİ YIL KUTLAMALARI çerçevesinde yapmak elbette harama girer. Amma, Hazret-i İsa’nın doğumunu kutlamak amacıyla yapılacak sade etkinliklerin hutbelerde ifade edildiği şekilde HARAM İLAN EDİLMESİ, gerçekten düşündürücüdür!
Bu ülkenin 82 milyon nüfusunun en az 50 milyonu, yeni yılı kendi imkânları çerçevesinde kutlamaktadırlar. Bütün bu insanları haram işliyor gibi göstermek, acaba ne kadar doğrudur.
Biz, YILBAŞI KUTLAMALARI HELAL Mİ, HARAM MI tartışmasını bir yana bırakalım da, KUR’AN-I KERİM AYETLERİYLE VE HADİS-İ ŞERİFLERLE HARAM OLDUĞU KESİN OLAN (İSRAF) KONUSUNA GELELİM.
İşte, Kuran-i Kerimde geçen israf ile ilgili ayetlerden biri:
“Bununla beraber malını saçıp savurma. Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”
Bu açık ayet-i kerime mealinden sonra şimdi Diyanet İşleri Bakanına soralım. Bu fakir halkın parasıyla 1 milyon TL’ye lüks makam aracı almak helal m, haram mı!!!
Hıristiyan âleminde, Hazret-i İsa’nın doğumu sebebiyle geniş kapsamlı kutlamalar yapılmaktadır. Hem, Hıristiyan âleminde kutlamalar bir geceyle sınırlı olmayıp bir hafta boyunca devam eder.
Yılbaşı kutlamalarının haram olup olmadığı konusunda bir görüş beyan edemeyiz. Ancak, içki içmenin, kumar oynamanın, zinanın ve benzeri İslam dininin yasak ettiği suçları yılbaşı kutlamaları çerçevesinde de olsa irtikâp etmek, elbette günahtır.
Din görevlileri, yılbaşı kutlamalarıyla yetinmeyerek hırsızlıklarla, yolsuzluklarla, yetim hakkını yiyen rüşvetçilerle ilgili yorumlar yapsa da toplumu aydınlatsalar.
Yılbaşı kutlamalarına sıra gelinceye kadar, yaşanan toplumsal olaylar dikkate alınarak vaazlarda bulunsalar ya!
Her yılbaşı öncesi Cuma hutbesinin konusu hep aynı. “YILBAŞI KUTLAMALARI HARAMDIR.” Eyvallah diyeceğiz amma, keşke, daha büyük haramlar irtikâp edenlere karşı da böylesi vaazlar verilse.
Bu düşünceler içinde bütün okuyucularımın ve bütün insanlığın yeni yıllarını kutluyor, yeni yılın insanlık âlemi için barış, kardeşlik ve mutluluk dolu bir yıl olmasını diliyorum.
YORUMLAR