Sıcak bir iklime sahip olan Siirt tarih boyunca hep su sıkıntısı çekmiş bir il.
Bunu asırlar öncesinde yazılan bazı kitap ve seyahatnamelerde görüyoruz. Bu duruma ilişkin bir kayıtta Cumhuriyet döneminden.
Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda İsmet İnönü’nün Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle hazırladığı meşhur doğu raporunun Siirt’le ilgili bölümünde kentte yaşanan susuzluğa ve bunun yol açtığı başta gözlerin balon gibi şişmesiyle kendisini belli eden trahom ile diğer sorunlara yer verilmektedir.
Bu susuz ortamda dedelerimiz nisbi bir çözümü kent dışından kanallarla su getirmek suretiyle bulmuşlar.
Genellikle acı olan bu suları kişisel ve ev hijyenin de kullanmışlar.
Bu kanalların 6 tanesi biraz tahribata uğramış olsa da akmaya devam ediyorlar. Bunlardan akan su küçümsenecek gibi değil.
Bunların her birinden önemli miktarda su temin ediliyordu. Örneğin tarihi Ulu Camiinde bulunan su kanalının akıttığı günlük su miktarı bir kaç yıl önce yapılan restorasyon çalışmalarında ölçüldü. Teknik elemanların yaptığı ölçümde buranın günlük 300 ton su akıttığı tespit edildi.
Yine Sokulayn olarak adlandırdığımızı ve son noktası Cumhuriyet Camiinin altında bulunan bu su kanalının debisi çok yüksek.’
Algül mahallesinde bulunan Ayn Sakip su kanalları da güçlü birer kaynaktı.
Her yer için tehlikeli olan bu durum özellikle Siirt gibi birinci derece deprem bölgelerinde yer alan yerler için daha tehlikelidir.
Bütün bu sular kendilerine bir yol bulup Siirt’in altını oymaya boşaltmaya devam ediyorlar.
Bu suları yangın ve bahçe sulamasında değerlendirmek gerekir. Böyle yaparak şehir altının boşalmaması sağlanır.