Kutlanacak günler, haftalar çok. 12-18 Aralık günlerini kapsayan hafta (Yerli Malı Haftası) olmak yanında (Yoksullara Yardım Haftası) olarak da kutlanır. İlkokula gittiğimizde bu haftayı her yıl kutladık. Ancak, YERLİ MALI HAFTASI her ne hikmetse artık hiç kutlanmıyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşması amacıyla geçmiş yıllarda çok önem verilerek kutlanan hafta artık unutuldu gibi.
Bu haftanın diğer bir adı da (Yoksullara Yardım Haftası) olarak bilinir. (Yoksullara Yardım Haftası) deyimi kulağa hoş gelen bir deyim değildir. Sosyal Devlet anlayışına sahip ülkelerde yoksulluk olmaz. Olmaması için Devlet gerekli tedbirleri alır. Anayasamızda “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmü vardır. Bu anayasa maddesinin gereği yerine getirilmeli ve yoksul tanımına son verilmelidir.
Bir sosyal devlet öyle kömür, makarna, şeker dağıtmakla, sorumluluğunu yerine getirmiş olamaz. Yardım adı altında yapılan bu gibi dağıtımlar, onur kırıcıdır. Fertlerin ve ailelerin durumları tespit edilerek, yardımların MAAŞ ŞEKLİNDE ödenmesi esas olmalıdır.
Sosyal hakların ödenmesinde, kimsenin, kimseye minnet etmesi diye bir durum söz konusu olmamalıdır. Bu gibi işler, iktidarların ve siyasi partilerin insafına terk edilmemeli, kamu çalışanları ve emekliler gibi, bir hak olarak ödenmelidir. Sosyal devletin anlamı budur.
Sosyal Devlet anlayışının gelişmediği zaman diliminde bile, insanların onurlarının korunması açısından ve (sağ elin verdiğini solelin görmemesi) ilkesine bağlı kalınarak, zengin kimseler, zekâtlarını keseler içinde askılara asar, ihtiyacı olalar da, o keselerden ihtiyacı olduğu kadar alırlardı. Elbette, bu gün için böyle bir uygulama düşünülemez. Günümüzün şartlarında, sosyal devlet anlayışı hükümleri çerçevesinde, hiçbir kimsenin, başka insanlara muhtaç olarak yaşaması söz konusu olmamalıdır.
Kişiler, onurlu bir şekilde ve başkalarının minneti altında kalmadan, sosyal devlet anlayışından kaynaklı bir hak olarak yemek, içmek, barınmak, ısınmak, eğitim yapmak, tedavi olmak gibi ihtiyaçlarını karşılayabilmelidirler.
Sözün özü: Asıl olan Yoksullara yardım değil, yoksulluk deyiminin ortadan kalkmasının sağlanmasıdır. Bir sosyal devletin yapması gereken de budur!
Bir de (Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası) için de bir parantez açalım. Özelikle okullarda kutlanan yerli malı haftasının çıkış noktasının ne olduğu biliniyor mu. Böyle bir haftanın ihdas edilmesinin sebebi 1929 yılında yaşanan ekonomik kriz olmuştur. Kriz zamanında Türkiye’de, büyük bir ekonomik bunalım yaşandığı, piyasada mal dolaşımında büyük azalmalar meydana geldiği, bunun üzerine halkın yerli mallarına olan talebinin arttırılarak ekonomik darboğazın aşılması hedeflendiği belirtilmekte. Bunun için okullarda yerli malı haftası kutlanarak yerli malı tüketiminin ülke ekonomisine yaptığı olumlu katkılardan bahsedilmesi ön plana çıkarılmıştı.
Bu arada, öğrencilere paranın ve eşyaların bilinçli tüketimi konusunda da eğitim verilmesi hedefler arasındaydı. 12 Aralık tarihinde İsmet İnönü’nün tutumlu tüketim ve yerli mallarının kullanılması konusunda yaptığı konuşmanın ardından bu tarih ve devamındaki bir haftalık süreç artık yerli malı haftası olarak kutlanmaya başlanmıştır. 1983 yılında ilgili kanundaki değişiklikle yerli malı haftasının ismi, “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak değiştirilmiştir.
Okul yıllarında, yerli malı haftası kutlamalarına çok katıldık. Belirlenen günlerde her öğrenci yerli malı haftasına uygun kuruyemişler, mevsimin meyvelerinden getirir, öğretmenlerimiz, bütün sınıf öğrencilerinin getirdiği çerezleri, meyveleri önce bir araya toplar, sonra mümkün mertebe öğrencilere eşit oranda dağıtırlardı. Böylece, amaçlardan birinin, belki de çerez ve meyve alamayacak öğrencilerin, hafta içinde tadımlık da olsa, yemelerini sağlamak olduğu anlaşılmaktaydı.
Günümüzde, yerli malı kullanmanın ve tüketmenin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmış bulunmaktadır. Bir ülke, dışa bağımlı olmadığı oranda kalkınır. Bunun bilincinde olmamız gerekir. Kendi ihtiyacımız olan emtiaları üretmek ve dışa bağımlılığımızı asgari düzeye düşürmek temel hedefimiz olmalıdır. Yerli Mali Haftasında sadece okullarda öğrencilere değil, bütün tüketicilere verilmesi gereken hedef de bu olmalıdır. Üretmeden tüketmenin, ülkeleri dar boğaza sokacağı anlatılmalıdır.
2023 yılının bu son ayında dışarıya bağımlı olduğumuz doğalgazın kesilmesi durumunda ne yapacağımızı tartışmaya açacak olursak alternatif yakıtlar sağlanması konusunda gayret içine girilmesi gerektiğini anlayacağız.
Bu yerli malı haftasında doğalgaza alternatif tek yerli malı yakıt TEZEK olarak aklımıza geldi. Gelin, bu yerli malı haftasında ısınmak için tezek kullanalım da, doğalgaz da Ruslara ve diğer ülkelere bağımlılıktan kendimizi kurtaralım! Öyle ya, yerli malı yakıt olarak kullanabileceğimiz tek ürünümüz var o da TEZEK DEĞİL Mİ!!!
Acaba, enerji kaynaklarımızı neden doğru dürüst devreye sokamıyoruz,bir de bunun muhasebesini yapmamız gerekmez mi!
YORUMLAR