Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

YÖNETİCİLER, TOPLUMUN AYNASIDIR!

 “Siz nasıl iseniz, idarecileriniz de sizin gibi olurlar.” Bu buyruk bir hâdis-i şerifin meali âlisidir. Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED (O’na, al ve ashabına salât ve selâm olsun) her ne buyurmuşlarsa, elbette ki doğrusunu buyurmuşlardır. Ve her buyrukları gibi, bu buyruklarının da doğruluğunda şek ve şüphe yoktur. Bunun için, toplum olarak yöneticilerimizi hiçbir zaman için suçlamayalım. Çünkü onlar, bizim aynalarımızdır.

Bakın, bir devletin mekanizması nasıl çalışır. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde, belli sürelerde seçimler yapılır. Ülkeyi yönetecek milletvekillerini ve yerel yöneticileri, halk olarak bizler seçeriz. Biz, halk olarak, çoğunlukla iyi isek, dürüst isek, TBMM’ne gönderdiğimiz milletvekillerimiz de, yerel yönetime seçtiklerimiz de iyilerden ve dürüstlerden oluşurlar. Ama biz toplum olarak çoğunlukla kötü isek, TBMM’ne gönderdiğimiz milletvekillerimiz de, yerel yöneticilerimiz  de kötülerden meydana gelirler.

Seçilen milletvekillerimiz genelde iyilerden iseler, iyi bir Başbakan, iyi bir Cumhurbaşkanı seçerler. Nâ ehillerden oluşuyorlarsa, onların seçecekleri Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, bakanlar da kötü olur. Bu durumu, hükümet üyelerine, hükümetin atadığı üst düzey bürokratlara, üst düzey bürokratların atadıkları müdürlere ve silsile-i meratip her düzeydeki atanmışlara teşmil ediniz.

Meselâ, biz bir yönetici için “HIRSIZDIR, ÜÇKÂĞITÇIDIR, DALEVERECİDİR” diyorsak, bu durum, içinde yaşadığımız toplumun kokuşmuşluğunun da bir işaretidir. Çünkü çoğunluğu hırsızlardan, üçkâğıtçılardan ve dalaverecilerden oluşmayan bir topluluk, kolay, kolay hırsız, üçkâğıtçı, dalavereci bir milletvekili, bir belediye başkanı seçmez.

Evet, istisnaların kaideyi bozmayacağı esprisini anımsatarak açık ve net olarak diyebiliriz ki, yöneticilerimiz bizim aynalarımızdır. Biz ne isek, bize lâyık olan ne ise o şekilde yöneltiliriz.

Kısacası, yöneticilerimizden önce, kendimizi düzeltmeğe bakalım.

EŞEĞE TERS BİNDİRİLEREK ŞEHİRDE DOLAŞTIRILAN AĞA!

Beyliğin, ağalığın hükümferma olduğu dönemlerde, Şehrimizde zulmüyle ün salan bir ağa peyda olmuş. Herkes, bu ağadan nefret ediyor amma, kimselerin de ona karşı koyacak güçleri yokmuş. Ağanın zulümlerine karşı nihayet cesur birkaç kişi bir araya gelmişler. Siirtli Ağanın bağlı olduğu beylerbeyine gitmişler ve şikâyette bulunmuşlar.

Beylerbeyi, önce birkaç adamını tebdil-i kıyafetle Siirt’e göndermiş ki, gerçeği öğrensin. Beylerbeyinin, tüccar kıyafetinde Siirt’e gelen adamları da, kaldıkları handa ağanın adamlarının tasallutuna uğramışlar. Ağanın adamları, onlardan da haraç almışlar. Tabii, onlar kendilerini tanıtmamışlar.

Dönüşlerinde, durumu olduğu gibi beylerbeyine aktarmışlar. Bunun üzerine adının İZDİN ŞER olduğu söylenen beylerbeyi, bir süvari müfrezesiyle birlikte Siirt’e gelmiş ve ağanın konağını sarmış. Ağayı yakalatıp İBRET-İ ÂLEM İÇİN yüzünü karartarak semersiz, uyuz bir eşeğe ters bindirmiş, eşeğin kuyruğunu da eline tutuşturmuş. Bu halde, Siirt’in bütün çarşılarını, sokaklarını gezdirmiş. Zaten, o zamanki Siirt de bir avuçluk yerden ibaretmiş!

Boşuna mı demişler: “El elden üstündür, arş-ı âlâya kadar” veya “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste!” diye…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER