(Git, derdini Marko Paşa’ya anlat) deyiminin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Dert çok, ama kulak veren yok. Anlattığımız dertler, sunduğumuz talepler, temenniler bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor. Yani, tam bir (Marko Paşa dönemi) yaşanmakta.
Önce bu deyimin nereden geldiğine ve nasıl ortaya çıktığına açıklık getirelim. Öyle anlatılır ki, Marko Paşa Sultan Abdülaziz döneminde yaşayan çok başarılı bir Rum hekimidir. Yetenekli bir hekim olan Paşa çokça hastayı tedavi eder ve sağlığına kavuşturur. Bu bakımdan, halk arasında büyük bir üne kavuşur. Şifa bulmak isteyen yüzlerce hasta her gün kapısını çalmaya başlar. Öyle bir duruma gelir ki, artık hastalarıyla teker-teker ilgilenmesine imkân kalmaz. Bunca hastaların muayene ve tedavi etmeyi bir yana bırakın, dinlemeye bile artık zamanı yetmez.
Hastaların yoğunluğundan bunalan Marko Paşa bu duruma kendince bir çözüm bulur.
Kapısına gelen hastalarını dikkatle dinler,
Onlara şöyle der;
-“Anladım, anladım ama ne??’’
Biçare hastalarda bu anlamsız soru karşısında, herhalde iyi anlatamadım diye düşünür ve durumlarını tekrar tekrar anlatırlar.
Ama Marko Paşa yine:
-“Anladım, anladım ama ne??’’ diye cevap verir.
Bu durumu yaşayan hastalar, Marko paşa’nın BUNALDIĞI kanaatine vararak, kapısını çalmaktan vazgeçerler. İşte, (Derdini anlatacak kimse bulamazsın) anlamında (Derdini Marko Paşa’ya anlat) deyimi buradan gelir. Peki, bu deyimi bugünkü yorumumuzda kullanmak nereden çağrışım yaptı derseniz onu da açıklayayım.
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde memuriyetten atılan ancak daha sonra FETÖ’cü olmadığını kanıtlamasına rağmen 20 aydır görevine iade edilmeyen Turgay Karakoç, adındaki vatandaş e-devletin yeni hizmetine başvurup Diyanet İşleri Başkanlığı’na üç soru yöneltmiş. Karakoç’un Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı’na yönelttiği sorular şöyle:
1) Bir memurun FETÖ’cü olmadığını bile bile, o memura FETÖ’cü diye alenin iftira atıp ihraç ettirerek işinden atılmasını sağlamanın dinimizde yeri ve cezası nedir?
2) İftirayla memuriyetten atılan kişi, kendini belgelerle suçsuz olduğunu kanıtlamasına rağmen 20 aydır görevine iade etmemek caiz midir? Göreve iade etmeyen yetkililerin sorumluluğu var mıdır?
3) Bu durumdaki iftiraya uğrayan kişinin beddua etme hakkı var mıdır? Bedduası kabul olur mu?”
Sosyal medya hesabından da durumunu ve sorularını takipçileriyle paylaşan Turgay Karakoç’a Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun verdiği cevap, sözün tam anlamıyla (DERDİNİ MARKO PAŞA’YA ANLAT) deyimini çağrıştırmakta.
Diyanet İşleri Başkanlığı fetva kurulunun adı geçen vatandaşa verdiği cevap aynen şöyle:
“Üçüncü kişileri de ilgilendiren konularda, tek kişinin beyanına göre cevap verilmemektedir. Siyasi içerikli sorulara da cevap verilmemektedir.”
Öyle anlaşılıyor ki, günümüzde Marko Paşa’nın yerini Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Kurulu almış…
Dolaylı olarak (Derdini Marko Paşa’ya anlatan) cevabıyla karşılaşan binlerce FETÖ MAĞDURU VAR! Bunu unutmayalım…
TAŞLAMALAR
BAHÇELİ’NİN BAŞINA
TAŞ MI DÜŞTÜ DERSİNİZ
ERKEN SEÇİM İSTİYOR
YİNE DE HAZRETİMİZ
OLAĞANÜSTÜ HAL’DE
ERKEN SEÇİM OLUR MU
SEÇMEN KORKU DUYMADAN
OYUNU KULLANIR MI
OLAĞANÜSTÜ HALİ
KALDIRINIZ İLK ÖNCE
BUNUN İLK ŞARTI BUDUR
HEDEF ERKEN SEÇİMSE
SEÇİM YASALARINI
ALT-ÜST ETTİNİZ ZATEN
SAĞLIKLI BİR SEÇİM Mİ
ÇIKAR AHVAL BU İKEN