Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

MÜ’MİN NASIL OLMALI?

Bizleri yoktan var eden,

Bizleri yoktan var eden, varlığıyla haberdar eden ezeli ve ebedi olan yüce Rabbimize hamdu senalar olsun peygamberimize salatu selam olsun.
Yüce Allah kullarını dünyaya imtihan etmek için gönderdiği gibi​ dünyada başıboş bırakmamış ve peygamberler aracılığıyla onlara yol göstermiştir.
Hz. Muhammed bir mümin için hemen her yönüyle örnek teşkil etmektedir. Özellikle O’nun ahlakı Kur’ân-ı Kerim’de övülmüş ve örnek şahsiyet olduğu beyan edilmiştir
وَاِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظيمٍ​
“Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” ( Kalem 68/4)
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فى رَسُولِ اللّهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّهَ وَالْيَوْمَ الْاخِرَ وَذَكَرَ اللّهَ كَثيرًا
“Andolsun, Allah’ın Resülünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır” (Ahzâb 33/21)
Müminlerin son Peygamber Hz. Muhammed’i kendilerine örnek almaları​ olgun mümin olabilmenin yolu, ona tabi olmaktan geçer.
Olgun müminde bulunması gereken özellikler farklı surelerde değişik şekillerde dile getirilmiştir. Mesela, Âl-i İmrân suresinin 134-. ayetinde olgun müminlerin özellikleri şöyle beyan edilmiştir:
اَلَّذينَ يُنْفِقُونَ فِى السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمينَ الْغَيْظَ وَالْعَافينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ​ الْمُحْسِنينوَ
“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.
O müminler ki
1.​ Namazı huşu içinde kılarlar
Namaz, belirli şartları taşıyan müminin yerine getirmekle yükümlü olduğu ibadetlerin başında gelir. Günde beş vakit namazı kılmak zorundadır. Namazı huşu ile kılmak; farz, vacip, sünnet ve âdabına uyarak, Allah’ı görüyormuş gibi ihlasla kılmaya çalışmalıdır mumın. Namazın huşu ile kılınması Kur’ân’da şöyle ifade edilmektedir: ”
(Müminûn 23/1-2 )

قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ اَلَّذينَ هُمْ فى صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ
“Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında (huşu) içindedirler. derin saygı içindedirler. Mu’min​ ​ ​ vaktin Nakdini ödemeli, iş zamanı iş , namaz zamanı namaz, oruç zamanı oruç​ sahur zamanı sahur.
​ 2. Allah yolunda infak ederler.
Allah’ın kendilerine lütfettiği nimetleri,​ bu nimetlere muhtaç insanlarla paylaşabilmeleri olgun müminlerin özelliklerinden biridir.
Toplum, bütün uzuvları ile bir bedene benzer. Uzuvlar nasıl bir bedeni oluşturuyor ve bütünlük arz ediyorsa bunun gibi toplum da zengini, fakiri, alimi ve cahili ile bir bütündür. Bu açıdan bakıldığında Allah, herkese ayrı nimetler vermiş, kimini zengin, kimini fakir, kimini sanatkâr, kimi tüccar yapmıştır.
İnfak, insanın sahip olduğu nimetlerden belli bir kısmını​ ​ muhtaç kimselere vermesidir. İnfak dinimizde çok önemli bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma ​ şeklidir. Kur’ân-ı Kerim’de en çok yer alan kavramlardan biri infaktır. Yüce Allah şöyle :​ ​ Bakara süresi 267 ayetinde
“Ey İman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır”
(Bakara 2/272).
وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ
“…Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız”
Bu ve benzeri bir çok âyette yüce Allah,infakı teşvik etmektedir.
Peygamberimiz (a.s.) Allah için muhtaç kimselere yardımı tavsiye etmiştir:
َ
“Sadece şu iki kişiye gıpta edilir. Bunlardan birincisi, Allah’ın kendisine verdiği malı Hak yolunda harcamayı başaran kimse, diğeri de, Allah’ın kendisine verdiği hikmet ile yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse”.[2]

Peygamberimiz (a.s) bizzat kendisi muhtaçlara yardım elini uzatarak müminlere her konuda olduğu gibi infak konusunda da örnek olmuştur.
İslâm, dînen zengin sayılanları, zekat vermekle yükümlü tutmuştur.
İslâm, müminlere Allah için vermeyi emrederken, ihtiyacı olmadığı halde almayı da değişik vesilelerle yermiştir.
وَالْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى​ ​
“Veren el, alan elden üstündür”
Peygamberimiz vermeyi, üretmeyi ve çalışmayı teşvik etmiştir.
3.Sabırlı olmak.
Kur’ân’da ısrarla müminlerin sabırlı olmaları emredilmektedir. Çünkü sabır, başarının temel taşıdır. Sabır, olaylar karşısında yılmamak, ibadet ve çalışmaya yılmadan devam edebilmek, tahammülü güç ve katlanması zor olaylar karşısında sebat göstermektir.
Sabredilmesi gereken hususları beş maddede toplamak mümkündür:
a) İmanı son nefese kadar korumada sabır,
b) İbadet ve itâatlere sabır,
c) İsyan ve günaha düşmeme konusunda sabır,
d) Musibetlere karşı tahammüllü olmada sabır,
e) Zaman isteyen işlerde yılgınlık göstermeme konusunda sabır.
Allah insanı çeşitli musibetlerle imtihan eder. Bu imtihanda başarı ancak sabırla mümkündür. Sabreden, ilâhî mükafat ile müjdelenmeyi hak eder Bakara 155

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَىْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرينَ َ

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele”
Sabretmeden elde edilebilecek hiçbir meziyet yoktur.
Sabır kolay bir iş değildir. Bu yüzden Allah sabredenlere hesapsız derecede mükafat vereceğini​ bildirmektedir. Zümer 10
اِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ اَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
​ “… Sabredenlere mükafatları elbette hesapsız olarak verilecektir”
4. Hilim sahibi olmak.
Hilm, olaylar karşısında aceleci davranmamak ve teenni ile hareket etmek , sosyal ilişkilerde sabırlı, hoşgörülü, bağışlayıcı, uzlaşmacı ve medenî davranışlar sergilemeyi sağlayan ahlakî bir olgudur. Peygamberimiz ( a.s) bir sahabiyi överken,
إنَّ فِيكَ خَصْلَتَيْنِ يُحِبُّهُمَا اللّهُ الْحِلْمُ، وَاﻷنَاةُ ..​
“Sende​ Allah’ın sevdiği iki haslet vardır; bunlardan biri hilim, diğeri de teennîdir.”[6]​ buyurmuştur.
Yüce Dinimiz İslam’da hilim ile davranmanın kişiyi güzel sonuçlara ulaştıracağı ifade edilmektedir: Fussilet 34

“İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir”
5. Öfkeye hakim olmak
Öfkeye hakim olabilmek müminin önemli bir ahlâkî niteliğidir. Toplumsal hayata baktığımızda, bir anlık öfkeyle nice hayatların söndüğünü,​ yuvaların yıkıldığını, kalplerin kırıldığını görürüz. Peygamber efendimiz,

“Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit hiddet anında öfkesine hakim olan adamdır” ifadesiyle, gerçek güçlü kimsenin, karşılaştığı problem ve beklenmedik davranışlara, sekinet ve sabırla göğüs geren kimse olduğunu bildirmektedir. Hak ile meşgul ol ki batıl zayi etmesin
6. Ahde vefa
Ahde vefa, verilen sözü tutmak, yapılan sözleşmeye uymaktır. Mümin hem Allah’a hem de insanlara verdiği söze riayet eder.
Yüce Allah Müminun suresinin ilk dokuz âyetinde kurtuluşa eren müminlerin niteliklerini bildirmektedir. Bu niteliklerden biri de onların emanetlere ve verdikleri sözlere riayet etmeleridir.
Ahde vefa, insanı yücelten meziyetlerden biridir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:​ Nahl 91
“Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı bilir” ​
وَاَوْفُوا بِالْعَهْدِ اِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُلًا​ ​ isra 34
​ “ … Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur”
7. Affedici olmak
Yüce Yaratıcının, Kur’ân’da en çok zikredilen sıfatlarından birisi de affedici oluşudur. Rahmani bir sıfat olan affetme, olgun müminlerin de niteliği olarak zikredilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de, Hz. Peygamber’in şahsında bütün mü’minlere,
خُذِ الْعَفْوَ وَاْمُرْ بِالْعُرْفِ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلينَ​
“Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir” (Araf 199) buyurulmaktadır.
Al-i İmrân suresinin 134. âyetinde muttekî insanların özelliklerinden biri olarak onların insanları affettiği bildirilmektedir.
8. Güvenilir olmak.
Müminlerin​ önemli özelliklerinden biri de​ güvenilir olmasıdır.​ Peygamberimizin yaşadığı toplumda en belirgin özeliği “el-emîn” oluşu idi. Yaşadığı toplum onu adından daha çok bu​ unvanıyla​ anardı. Peygamber olarak görevlendirilip insanları​ Allah’ı tanımaya​ve yalnız O’na ibadet etmeye çağırınca Mekke müşrikleri ona düşman oldular ve düşmanlıkları, onları peygamberin hayatını ortadan kaldırmaya​ cürete kadar sevk etti. Buna rağmen birbirlerinden çok ona güveniyor, kıymetli eşyasını, altın ve mücevherlerini ona emaneten bırakıyorlardı. Mekke’den Medine’ye hicret ettiği gece yanındaki emanetlerin sahiplerine verilmesi için Hz. Ali’yi bu sebeple yatağında bırakmıştı. Peygamberimizin​ bu davranışı, onun​ emanete ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Esasen o, halkın güvenini kazanmamış olsaydı insanlar kısa sürede inançlarını, âdet ve geleneklerini bırakarak onun etrafında toplanırlar mıydı?
Kur’ân-ı Kerim’de müminin özellikleri sayılırken emanete riayet etmeye de yer verilmiştir.
​ وَالَّذينَ هُمْ لِاَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ​
“O müminler ki, emanetlerine ve ahitlerine riâyet ederler”​ (Mü’minûn 23/8)
Emanete hıyaneti Peygamberimiz nifak belirtisi saymıştır.
​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ “Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hıyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husumet edince haddi aşar.”​ [8]
Peygamberlerde bulunması gerekli beş nitelikten biri emanet olduğu gibi olgun müminin özelliklerinden biri de emin olmalarıdır.
9.Faydasız işlerden, boş sözlerden uzak durmak.
Müminûn suresinde olgun müminlerin vasıfları sayılırken;
وَالَّذينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ​
“Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler” buyurulmaktadır.
Ayette geçen “lağv” kelimesi dünya ve âhirette faydası olmayan boş ve anlamsız söz, fiil ve davranışlardır. Müminlerin bundan uzak durması gerekir.
10.​ Merhametli olmak.
Mümin merhametli insandır. Allah insanların merhametli olmalarını ve birbirlerine merhamet tavsiye etmelerini istemektedir:
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذينَ امَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ​ اُولئِكَ اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ​ ​
“Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.(Amel defteri sağdan verilecek kimselerdir)” (Beled 90/ 17-18).
Allah’ın bir insana merhameti, onun diğer insanlara merhametine bağlıdır :
يَرْحَمُ اللّهُ مَنْ َﻻ يَرْحَمُ النَّاسَ Le
“Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz”
“Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır” buyrulmuştur.
َ​ ​ ​ Sahabeden Akra’ b. Hâbis, Peygamberimiz (s.a.s.)’i (torunu) Hasan’ı öperken görmüş ve ‘benim on çocuğum var, onlardan hiçbirini öpmedim’ demiştir. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.),
مَنْ َﻻ يَرْحَمُ ﻻ َيُرْحَمُ​ ​
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez” demiştir. Mu’min bal arısına benzer, iyilik ve güzelliğin kaynağıdır. Hurma ağaacına benzer kökü sağlamdır. İman da sağlam olacak Yeryüzündeki olumsuzluklara sabırlı, gayretli, samimi bir imana sahiptir mümin ..yeşil ekinlere benzer rüzgarda savrulur eğilir ama devrilmez. Mümin yatar savrulur yine kalkar.
11.​ Emr i bi’l-Ma’ruf ve Nehy-i Ani’-l Münker yapmak
“Ma’ruf”, İslam’a ve aklı selime uygun olan her şey maruftur. “Münker” ise İslam ve aklı selime uygun olmayan her türlü kötü. söz, fiil ve davranışlardır. Marufu emretme ve münkeri men etme, iyiliklerin yayılması, kötülüklerin yok edilmesi için çalışmak müminin temel görevidir.Yüce Allah, Onlar marufu emreder, münkeri men ederler, namazları kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Peygamberine itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir” (Tevbe 9/71).
12. Günahlarda ısrar etmemek
Nefis sahibi olan ve her şeytanın düşmanlığına maruz kalan insan günah işleyebilir. Önemli olan hiç günah işlememek değil günah işlediğinin farkına varıp bu günahtan vazgeçebilmek ve günahına tövbe edip Allah’a yönelebilmektir.
Yüce Allah birçok âyette tövbe edilmesini emretmektedir:
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا تُوبُوا اِلَى اللّهِ تَوْبَةً نَصُوحًا​ ​
​ “Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin” (Tahrim 66/8).
Bir günah işleyince hemen Allah’ı hatırlayıp tövbe etmek muttakî müminin özelliğidir (Al-i İmran, 3/135)
Peygamberimiz (a.s.),​ ​ تُوبُوا إلَى رَبِّكُمْ فَوَاللّهِ إنِّى ‘َتُوبُ إلَى رَبِّى تَبَارَكَ وتَعالَى في اليَوْمِ مِائَةَ مَرَّةٍ
“Ey insanlar! Allah’a tevbe edip ondan af dileyin. Zira ben günde yüz defa tövbe ederim”​ buyurmuştur. Elleerini açar. dua eder, günahlardan mahcup yalvarır. Allah’ın kızacağı yerde insanların rızasını gözetmez . İnsanlar kızacak diye Allah’ın rızasını göz ardı etmez.​ Niyeti sadece Allah’ın rızasıdır.
İnsan suya düştüğü için boğulmaz, Su’dan çıkamadığı için boğulur. Bir Günah işleyince Rabbinin huzurundan kovulmaz, Günah’ta ısrar edip Rabbini unutursa kovulur. Mümin iyilik yapınca sevinen, kötülük yapınca üzülen, bağışlanma dileyendir. Bir çocuk annesi ona kızınca ağlar, ama yine annesinin ayaklarına sarılır.
​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​
Sonuç Olgun müminin 12 özelliğini kısaca izah etmeye çalıştık. Hiç şüphesiz ki Kur’ân ve hadislerde bunların dışında pek çok özelliği vardır. Mümin, şartlarına uygun imandan sonra Allah ve Peygamberine itaat eden, Kur’ân ve Sünnette yer alan emir ve yasaklara, öğüt ve tavsiyelere uyan insandır. Mümin ne kadar Kur’ân ve Sünnette uygun hareket edebilirse o nispette kâmil mümin olur. Ne kadar günah işlerse kemal ve takvasından o kadar yitirmiş olur.
Bir mü’min​ ince olmalı , zarif olmalı, hassas olmalı.
Ahlâkı güzel olmalı
Merhametli olmalı, ​ mü’min kerem ehli olmali, ikram ehli olmalı. Allâh’ın kendine olan ikramlarını tefekkür etmeli​
Gönlü latîf olmalı
Kul, gönülde letâfet​ olmalı, Bütün mahlûkat onun gönlünde olmalı
.Gönül insanı olmalı
Yahudi âlimlerinden​ Abdullah bin Selâm, Medîne’de​ Efendimiz’i hicrette şöyle bir gördü baktı:
“‒Bu insan yalan söylemez.” dedi. (Bkz. Tirmizî, Kıyâmet, 42/2485; İbn-i Mâce, Et’ime 1, İkâmet 174)
karşımızdaki insan,​ rûhunumuzu okuyabilmeli. Kalkışımızla, oturuşumuzla, konuşmamızla, her şeyimizle örnek olmalıyız.. Onun için bir mü’min kendini hâliyle tescil ettirecek.
– Lîsanı güzel ve kibar olmalı
Lisânı öyle olacak.​ Lisandaki​ -Efendimiz’in-​ selâset:
Cenâb-ı Hak:
قَوْلًا كَرِيمًا (el-İsrâ, 23)
قَوْلًا مَعْرُوفًا (el-Ahzâb, 32)
قَوْلًا لَيِّنًا (Tâhâ, 44)
قَوْلًا مَيْسُورًا (el-İsrâ, 28)
İnsan konuşmasını da bilecek ki muhataplarına nasıl hitap edecek…
Ebû Kursâfe​ diyor ki:
“Annem ve teyzemle Allah Rasûlü’nün huzûruna gittik diyor. Dönüşte, annem, teyzem dedi ki diyor:
«Sanki hiç biz böyle bir insan görmedik; ağzından konuşurken nur akıyordu.»”
Cenâb-ı Hak​ Firavun’a gönderirken​ Mûsâ​ -aleyhisselâm-’ı:
قَوْلًا لَيِّنًا buyurdu. (Tâhâ, 44) Suyun akışı gibi, huzur verici bir (üslûpla) konuş dedi Müminin​ Duyguları ince olmalı
Duygularda incelik:
Efendimiz’de, yetimler vardı, garipler vardı, kimsesizler vardı, yalnızlar vardı, onların hâmîsi olmak vardı. Demek ki bir mü’min, kendisine zimmetli olarak addedecek.
Efendimiz​ yemezdi, yedirirdi onları. Çâresizlerin çâresini hâlletmenin gayreti içinde olurdu. Bir müslümanın ihtiyacını giderebilmenin zevkiyle yaşayan bir mü’min olacak. Dertli bir gönül gördüğünde, onu selâmete çıkaramadan rahat etmeyecek. Kendisine İsveç te​ corona virüs hastalığı bulaşan ​ ​ Emrullah gülüşken ve evlatlarına sahip çıkmak bu asil necip müminlerin özelliğidir. İnsanı yaşatki insanlık yaşasın. Dünyanın dört bir yanında zor durumda kalan insanlara yardım etmek.
8- Her şeye ibret nazarı ile bakmalı mu’min
9- Kötülüklerden sakınmalı mumin
Cenâb-ı Hak:
(“Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.”​ [eş-Şems, 9])
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰى
(“(Nefsini kötülüklerden)​ arındıran kurtuluşa ermiştir.”​ [el-A‘lâ, 14])

Umran KILIÇER/İstanbul Müftülüğü Vaizi