Nöbetçi Eczaneler
Bilindiği gibi bu yılın Ramazan ayının ilk günü 24 Nisan 2020 Cuma gününe denk gelmektedir. Bu durumda, 23 Nisan günü gecesi ilk teravih namazı kılınacak ve ilk sahura kalkılacak.
Dünyadaki tüm Müslüman ülkelerde olduğu gibi, Koronavirüs salgını sebebiyle Cuma namazları kılınmamaktadır. Aynı sebeple camiler de kapatılmış durumda. Yani, cemaatle namaz kılmak yok! Salgın tehlikesi ortadan kalkıncaya kadar Cuma namazlarına ara verilmesi, camilerde cemaatle namaz kılınmasına yasak getirilmesi normaldir. Normalden öte, dinin emridir. Bu bakımdan, toplu halde teravih namazı da kılınmayacak demektir. Bunu unutmayalım ki, gerektiğinde karantina uygulaması dahi dinimizin emirlerindedir. Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun) bir hâdis-i şeriflerinde (Bir yerde veba salgını varsa, oraya girmeyin, oradaysanız, çıkmayın) buyrukları salgın hastalıklar durumunda karantinanın gereksinimini ortaya koymaktadır.
Bütün bunlara (EYVALLAH) diyeceğiz de, şimdi bazı aklı evveller Diyanet İşleri Başkanlığından Koronavirüs salgını nedeniyle Ramazan ayında oruç tutulmaması gerektiğine dair fetva istiyorlarmış. Bu istek karşısında (YOK ARTIK!) demekten başka ne diyebiliriz! Hem, Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda fetva vermesine ne gerek var. Zaten, oruç tutan tutuyor, tutmayana da karışan yok!
(Koronavirüs salgını var) diye bu yılın Ramazan ayının orucunu tutmamaları konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı elbet fetva veremez. Kişiler, oruç tutup tutmamak konusunda fetvayı kendi vicdanlarına danışacaklardır. Şunu da belirtelim ki, bu konuda fetva verebilecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı değil, olsa-olsa BİLİM KURULU olur. Bunun için bu yılın Ramazan ayında oruç tutulmasın konusunda fetva arayanlar, FETVAYI BİLİM KURULUNA SORSUNLAR!
Şunu da belirtmekte yarar var. Kronik hastalıkları olanlar, kendi doktorlarına da danışarak oruç tutup tutmamak konusunda tereddütlerini giderebilirler. Yani, bu konuda topu Diyanet İşleri Başkanlığına atmak, avuta atmakla eş anlamlıdır. Hem sonuç itibarıyla isteyen orucunu tutar, isteyen tutmaz. Bu kimseleri bağlamaz…
ANEKDOT
Oruç tutmanın zorunlu tutulduğu dönemlerde, Bektaşi’nin biri, yolda yemek yiyen birini görmüş. Kendilerinden biri zannederek:
-Aman birader, zaptiyeler bu yakınlarda dolaşıyorlar. Sakın seni görmesinler!
Muhatabı cevap vermiş:
-Ben Müslüman değilim. Bana karışmazlar! Deyince;
Bektaşi içini çekerek söylenmiş:
-Öyle desene birader. Öyleyse bir ye de bin şükret!!!
YORUMLAR